‘Ümidimizi kaybetmeyelim’ dedik, dediğimizde haklı çıktık
Sakarya Gazetesi, olaylara ve hadiselere vakanın sonunda değil başında tavrını koyar. FETÖ’nün ak Parti iktidarını hedef almaya başlayıp, seçimlerde oy kaybettirmek için ilimiz bürokratlarını topladı. Bu toplantıyı haber alan gazetemizin ertesi günkü manşeti “MAAŞ DEVLETTEN EMİR KİMDEN” manşetiyle tarafını belli etti.
Yine 15 Temmuz darbe girişiminde gecenin erken saatlerinde halk sokaklara çıkmadan internet sitemizden “DARBENİN KARŞISINDAYIZ, MİLLETİN YANINDAYIZ” yazarak net tavrını belli etti.
Geçen devre il genel meclisi üyeleri arasında 3 yıllık meclis başkanlığı için AK Parti grup kararına rağmen karara uymayan bir meclis üyesi muhalefet ile anlaşarak aday oldu ve başkanlığı kazandı. Ertesi günü parti içerisinden bu başkana hayırlı olsun ziyaretinde bulunanlar oldu. Sakarya Gazetesi, parti tüzüğüne aykırı hareket ederek başkan olan kişinin yanlış davranışını devamlı gündemde tuttu, partiden atılması gerektiğini ısrarla yazdı. Genel merkez yanlışlığı gördü, il genel meclis üyesini partiden attı.
2-3 aydır Dolar, Euro ve altın fiyatlarında aşırı yükselmeler oldu. Başta muhalefet iktidar için, güve kaybına uğradığını iddia ederek erken seçim olmasını ısrarla söylemeye başladı. Sakarya Gazetesi’nin net görüsünü 15 gün önce ‘ÜMİDİMİZİ KAYBETMEYELİM’ başlığıyla yazdım. Lider Tayyip Erdoğan kendisine olan inancımızı yine aldığı kararla artırdı. Dolar, Euro ve altın düştü, düşmeye devam ediyor. Muhalifler ters köşe, bizler lidere olan güvenimizin gururunu yaşıyoruz.
Her zaman olduğu gibi doğru bildiğimizi yazmaktan şaşmayacağız. Parti içinde partiye zararı dokunanlar olursa da.
7 Aralık tarihinde yazdığım ‘ÜMİDİMİZİ KAYBETMEYELİM’ başlıklı yazımı okurlarımla bir kez daha paylaşıyorum.
ÜMİDİMİZİ KAYBETMEYELİM
Kahve köşelerinde oturan vatan kurtaranlar “Ne olacak bu ülkenin hali?” diye ahkam keserler. Dolar, euro, altın yükseldikçe başta muhalefet olmak üzere herkes “Ne olacak bu ülke?” edebiyatına başladı.
Türkiye’nin 1999-2000 yıllarında ihracatı 27 milyar dolar. 2001 yılında 31 milyar dolar ve 2022 yılında ihracatımız 35 milyar dolar. AK Parti, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimlerde iktidara geldi. 2003 yılı ihracatımız 46 milyar doları aştı, 2021 yılı ihracatımız 215-220 milyar dolar civarında olacağı tahmin ediliyor. AK Parti, 18 yıllık iktidarında, Gezi olayları ve 15 Temmuz ayaklanması gibi hadiseleri yaşamamış olsaydı 300 milyar doları bulmuş olurdu.
Türkiye bugün yaşadığı dolar, euro ve altın fiyatlarındaki yükselişi 70’li, 80’li, 90’lı yıllarda da yaşadı. Bu yükselişleri her seferinde Merkez Bankası faizleri yükselterek durdurmaya çalıştı. Anlık düşüşlerden sonra yüksek faizler sebebiyle yatırımlar durdu, üretim azaldı, patronlar paralarını yüksek faize yatırdı. İşsizlik ve ithalat patladı.
Türkiye, bu IMF politikalarından çok çekti. Öyle ki faizlerin tavan yaptığı yıllarda zamanın başbakanı Demirel 12 Eylül 1980 ihtilalinden birkaç ay evvel “Türkiye bugün 70 sente muhtaç diyerek” ülkenin geldiği noktayı anlatmıştı.
Ecevit başbakan olduğunda 1 milyar dolar borç alabilmek için Lüksemburg’a gittiğinde eli boş dönünce ağlayacak hale gelmişti.
Türkiye, 21 yıl evvel 27 milyar dolar yıllık ihracatını 200 milyarın üzerine çıkarttı ve arttırmaya devam ediyor. Hükümet yüksek faiz politikasından vazgeçti. Düşük faiz, üretim, ihracat yoluyla dolar, euro ve altın piyasasını kontrol altına alacağını söylüyor. Ben bu politikanın birkaç ay içerisinde ekonomiyi düzlüğe çıkaracağı kanaatindeyim. Evvelki hükümetlerde üretim yerine ithalat kapılarını açık tutanlar partiyi yüz üstü bırakıp kaçtılar. İşçiye, memura, emekliye yılbaşında verilecek zamlarla piyasa rahatlayacak. İhracat artışlarıyla döviz girdisi olacak. Bakmayın siz “Ülke iyi yönetilmiyor” diyenlere. Onların yönettiği günleri gördük. Yağ, seker, un ve motorin kuyruklarında ömür tükettik. Covid-19 olmasaydı, dış güçlerin ihaneti olmasaydı bugünkü sıkıntılarda olmazdı. Çok değil, düzlüğe çıkmaya az kaldı.
Ümidimizi kaybetmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.