GECELERİN ŞÂHI KADİR GECESİ
Gecelerin gecesi, en kutlu gece, bu gece idrak edeceğimiz Kadir gecesidir. Gecelerin şâhı olan “Kadir Gecesi”, Kur’an ifadesiyle “Bin aydan hayırlı” bir gecedir. Bu gece, Yaratan’ın yaratıklara rahmet, merhamet ve mağfiret saçtığı bir gecedir. Geçen muazzez gecelerden ve aylardan süzülerek, pişerek, olgunlaşarak gelen insan, Kadir gecesinde Mevlâ’sına kul olmanın sevdâsına erecektir.
Yüce Rabbimizin güzel isimlerinden biri de el-Kuddûs’dür. Bu isim kendisi bizzat mukaddes/ kutsal olan, kutsal kılma yetkisini de yalnızca kendi elinde bulunduran demektir. İşte bu isminin tecellisiyle yüce Rabbimiz bazı kişilere hemcinslerine nispetle üstünlük vermiş ve bazı zaman ve mekanları diğerlerine nispetle efdal kılmıştır.
Hz. Muhammed Mustafa (sav.)’yı “alemlere rahmet” kılması, Mekke’yi “Ümmü’l Kurâ” /Şehirlerin anası, Medine’yle birlikte her ikisini “harameyn” yani haram beldeler olarak belirlemesi ve Kadir Gecesi’ni bin aydan hayırlı bir gece olarak takdir ve takdis etmesi kaynaklarımızda mevcut olan örneklerdir. İslam’ın doğuşundan kıyamete kadar bütün hayırları, kıymetleri, bereketleri, ihsanları sinesinde taşıyan ve taşıyacak olan tek gece, Kadir gecesidir. Çünkü Kur’an ilk defa bu gece indirilmeğe başlamıştır. Onun için kâinatta en büyük ihtilal ve inkılâp Kur’anın indirilişidir.
Kadir gecesinin şerefi de, bu kutlu indirilişe mutlu sahne oluşundandır. Bu gerçeği bir batılı düşünür bakınız nasıl değerlendiriyor: “Eğer insanlık kendini tanısaydı, Kur’anın indirildiği kadir gecesini müşterek bayram ilan ederlerdi.” Elhak doğru söylemiş. Keşke bu gece, bin bir çeşit şeker külahının, gülsuyunun, kandil simidinin dağıtımı, kupkuru tebrikleşmelerin, dirilişi ve uyanışı sağlayamayan göz yaşlarının yerine, âh kadir gecesinin bir mânâsı kutlansaydı ve âh bu gecenin Kur’andaki hikmetlerine erişilebilseydi...
İşte Hz. Peygamber (S.A.V)’in ifadesiyle; “Kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ ederse, geçmiş günahlarından arınmış olur.” rahmet ve merhamet gecesi olan bu gece, ilâhî bir hikmetle gizli tutulmakla birlikte, ekseri ülemaya göre Kadir gecesi, Ramazanın yirmi yedinci gecesidir. Bu gecenin “g i z l i” tutulmasının iki sebebini büyük müfessir Fahruddin Râzi şöyle anlatır. Birinci sebep: Mevlâ, itaatlerin sevaplarını gizli tutmuştur, hepsine rağbet edilsin diye. İsyanlara karşı gazabını gizli tutmuştur, isyanların hepsinden sakınılsın diye. Dostlarını gizli tutmuştur, herkes dost olsun diye. Kabul ettiği duaları gizli tutmuştur, çok duâ edilsin diye. Tövbenin kabulünü gizli tutmuştur, devamlı tövbe edilsin diye. Ölüm ânını gizli tutmuştur, herkes her an ölüme hazır olsun diye. Kadir gecesini gizli tutmuştur, herkes her gecenin kadrini bilsin diye. İkinci sebep: Kadir gecesi gizli tutulmuştur ki, ifrata sapılarak o gece kutsîleştirilmesin, o geceye tapılmasın, o gecede tevhit inancını zedeleyecek hareketlere ve düşüncelere tevessül edilmesin diye.
Kadir gecesinin bin aydan hayırlı oluşu da Kur’an’dan kaynaklanmaktadır. Çünkü Kur’an o gecede inmiştir. Ramazan, işte bu yüzden Kur’an ayıdır. O ay, diğer aylara nazaran, Kur’an’ın insanların elinden ve dilinden, daha da önemlisi gönlünden düşmemesi gereken bir aydır. Hani Aişe validemize soruyorlar Hz Peygamber’in ahlakı nasıldı diye, şu cevabı veriyor: “Siz Kur’an okumuyor musunuz? Onun ahlakı Kur’an’dı”. O, Kur’an’ı sadece diliyle değil, her ya koyuyor, yaşıyor, yaşatıyor ve böylece alemlere rahmet olma özelliğini üzerinde taşıyor.
İşte bu ay da böyle bir ahlâkın süslediği, mücehhez kıldığı hayata bir başlangıç noktasıdır. Geçmişten, Kur’ansızlıktan kurtulma ayıdır. Ve nihayet bu ayın son on günü geldiğinde yirmi gündür devam eden Kur’ansızlıktan kurtulmuşluğun verdiği erdem ve huşû ile Rabbin karşısına çıkarak geçmişi sildirme anıdır. İşte o an, bu gayrete sahip kişiler için bin aydan hayırlıdır. Çünkü artık her şeyi bu an değiştirmiş, geçmişi yok etmiş, geleceği yeni doğan gün gibi berrak ve temiz, tertemiz kılmıştır.
Öyleyse bu Kur’an nedir, nasıl idrak edilir? Hani İstiklâl Marşımızın müellifi Mehmet Akif diyor ya:
Ya açar bir bakarız Nazmı Celîl’in yaprağına,
Ya da üfler geçeriz bir ölünün toprağına,
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin,
Ne mezarlıkta okumak, ne de fal bakmak için.
Gerçekten Kur’an’ın günümüzden şikayetini ne güzel özetlemiş değil mi? Bilelim ki Kur’an ölüleri ihya etmek için değil, ölmüş gönülleri diriltmek, ihya etmek için, paslanmış dimağları bu illetten kurtarmak için indirilmiştir.
Bu gecenin en güzel duâsını Peygamberimiz, Hz.Âişe’ye öğretmiştir: “Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni de affet.” İşte bu gecenin Kur’andaki anlatımı: “Doğrusu, Biz, Kur’anı Kadir gecesinde indirmişizdir. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü iş için inerler. O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” Kadrini bilenler için bütün zaman kadir gecesidir... Ne mutlu, kısa ömrünün kadrini bilenlere... Ölmeden önce ölenlere... Geceniz mübârek olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.