Ertuğrulgazi ve Tepebaşı Camileri depreme dayanıklı olmadıkları için yıkılıp yerine plan, projeye uygun yenilerinin yapılmasına karar veriliyor. İl Müftülüğümüz her iki ibadethaneyi kapattı. Her iki cami şehir merkezinde olduğu için Cuma namazı sıkıntısı başladı. Birde kış geldiğini düşünün.

Halkımız belki beş vakit namazını camide eda etmese de Cuma namazı haliyle tek başına kılınmıyor. Geçtiğimiz Cuma günü Şerifpaşa Camisinde cemaat sokaklara taştı, hatta yeni yapılan parkın üzerinde namaz kılındı. 

Şehrimizin gururu Kayı boyu Camisine ilaveten Hamidiye ve Yavuz Selim Camileri ibadete açılsa da şehrin büyümesi, halkımızın ibadete yaklaşması, bunlara ilaveten iki caminin yıkım kararı merkez esnafını zor durumda bıraktı. Taşınma suyla değirmen dönmez, şehir merkezinden kenar mahallelere otobüslerle vatandaşı taşımak olmaz.Esnaf vakte bir saat varken dükkanı kapatmak mecburiyetinde kalır. Namazdan sonra trafik sıkışıklığı yaşanıyor o sebeple de vakit kaybeden esnaf ve vatandaş mağduriyet yaşıyor.

Camiinin birisinin yıkımı geciktirilebilir miydi? Onu ben bilemem teknik bir mesele. Ama şunu söylemek hakkımız. Bu camiler kapatılmadan Cuma namazı kalabalığı düşünülerek şehir merkezinde bir yer mutlaka açılmalıydı.

Bozüyük’te eski hal camisi yıkıldı, yenisi yapılıyor. Geçici olarak tuvalet, şadırvan ve cami yapıldı esnaf ve vatandaş mağdur edilmedi. Bozüyük Belediyesine bugün halk bu anlayışlı davranışından dolayı teşekkür ediyor. Belediye Başkanlığı ile İl Müftülüğü el birliği ile halkın ibadethane ihtiyacını giderebilir. Bu eksiklik yüzünden Cuma namazını eda edemeyen müslümanın vebalini kim çekmeye cesaret edebilir. 

Halkımızın ilgililere duyurmak istediği teklif şu; eskiden elmas büfe diye anılan yer yıkıldı, boş duruyor. Burası Bozüyük Belediyesinin yaptığı gibi geçici ibadethane yapılmalı. 

Halk şunu diyor; hani biz başkanlık sistemine geçince mağduriyet yaşamadan idare olunacaktık? Anında işler çözülecekti?