ALİ ERDAL

ALİ ERDAL

KENDİMİZİ DEĞERLENDİRELİM

KENDİMİZİ DEĞERLENDİRELİM

Yıllarca doğruluğunu gördüm ve meslektaşlarımdan dinledim… Kavga eden iki çocuktan; daha siz ne oldu diyemeden, hemen yüksek sesle ve aceleyle konuşanı, yüzde yüz haksızdır. Haklı olan, söz verilmesini bekler ve şirret arkadaşına şaşkınlık içinde bakar… Vücuttaki ağrı nasıl hastalık belirtisi ise, sesini yükseltmek de (görgüsüzlükten değilse) fikir ve ahlâk zaafının belirtisidir.  (Andre Jid)in dediği gibi “Öfke, zekânın alevini söndüren güçlü bir rüzgârdır.”

İmam-ı Rabbanî, “Yaş odun gibi değil, kuru odun gibi yan” buyurmuşlar… Sessizce… Şikâyet etmeden… Yaş odunun çat, pat, tıs gibi lüzumsuz sesler çıkarması misali lüzumsuz yere sesini yükseltme… Yaş odun gibi verimin az olur. Hayvan bile sebepsiz yere böğürmez, kükremez, kişnemez vs… İnsana ses tonunu (dolayısıyla tavrını) iyi ayarlaması Allah’ın (cc) emridir (Lokman/19). Ayette sesi yükseltenin neye benzetildiğini herkes bilir.

“Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz. Domatesçi, biberci bağırır da kuyumcu bağırmaz. Eskici bağırır ama antikacı bağırmaz. İnsan bağırırken düşünemez. Düşünemeyenler ise hep kavga içindedir. Popçular, rokçular boğazlarını patlatana kadar bağırıp duruyor. Ama Dede Efendi'yi okuyanlar bağırmıyor.” (Necip Fazıl Kısakürek)

Elini kolunu sallayarak, bir kelimeye bin katarak ve sesini yükselterek konuşan tesirini kaybeder, en az kelimeyle, en az hareketle, en yüksek mânâyı ifadeye çalışan dikkatle dinlenir. “Ne güzel konuşuyor” takdiri, onlar içindir. Gümrükten mal kaçırır gibi aceleyle konuşan, kavga ettiği arkadaşını pusturmak ve sizi bir an önce yönlendirmek için sesini yükselten, lüzumlu lüzumsuz kelimeleri, âdetâ kusar gibi sıralayan çocuk; bu arada tezatlarını, yanlışlarını, yalanlarını, hatalarını sıraladığının farkında değildir… Hatalarını örttüğünü ve duruma hâkim olduğunu zannetmektedir. Oysa Hz. Ali’nin (ra) buyurduğu gibi, “Eğri eşyanın gölgesi de eğri olur!”… Hırçınlaşan çocuğu tebessümle dinleyip, yanlışlarını ve yalanlarını fark edip merhametle bir bir kendisine göstermek ve onu doğru olmaya, doğru söylemeye, aleyhinde de olsa doğrudan ayrılmamaya ikna etmek elinizdedir. O zaman sesinin tonu düşecektir.

Peki, sivrisinek vızıltısını gök gürültüsü kadar yükselten teknik imkânlara rağmen mikrofonu patlatan, boğazını çatlatan politikacıya, sözümona nasihatçıya karşı ne yapabiliriz? Onlar aydan gelmedi, bu toplumdan çıktı… Bağırdıklarında güçlü olduklarını zannediyorlarsa, makul ve sakin konuştukları zaman tesirlerinin olmayacağını düşünüyorlarsa, onları bu yanlış kanaate biz sevk etmişizdir.

Kendimizi bu yönden değerlendirerek işe başlayabiliriz…

Bu yazı toplam 8261 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
ALİ ERDAL Arşivi
SON YAZILAR