MİLLETVEKİLİ ÖLÜMDEN DÖNDÜ
Bu haftaki bunu biliyor muydunuz? İsimli köşemizde TİTANİK gemisinin ilginç hikâyesini sizlere aktarmaya çalışacağım.
Belki birkaç hafta önce yazmış olduğum köşe yazısını takip edenlerin kafasında şöyle bir soru olabilir.
Bu köşede Bilecik ile ilgili bilmediğimiz veya az bilinen olaylar anlatılmayacak mıydı?
Veya TİTANİK Gemisinin Bilecik ile nasıl bir bağlantısı var ki?
Bu sorular eminim ki hikâyenin sonunda nihayet bulacaktır.
TİTANİK…
Dünya üzerinde ismi en çok duyulan iki gemiden birisidir Titanik.
Bilindiği üzere diğer en çok bilinen de Nuh’un gemisidir.
Gerçi Nuh’un gemisinin varlığı meselesi tartışma konusu olduğu için dünyanın en çok tanınan gemisi olma özelliği TİTANİK’e aittir diyebiliriz. Ancak bu ününü de ne yazık ki dünya tarihinin en büyük gemi faciasından almıştır. Batmasından yıllar sonra çekilen ve 11 dalda Oscar ödülü alan Titanik isimli film de geminin tanınmasında büyük paya sahiptir.
31 Mart 1909 tarihinde yapımına başlanan ve Mayıs 1911 tarihinde suya indirilen geminin tam olarak tamamlanması 2 Nisan 1912’yi bulmuş, yani yaklaşık 37 ayda bitirilebilmişti.
268 metre uzunluğunda, 4 bacalı, 11 katlı ve 50.000 ton ağırlığında olan geminin içerisinde yüzme havuzları, Türk hamamı, Tenis kortu, spor, dans ve sinema salonları vs. vs. bulunmaktaydı.
Kısacası döneminin en lüks en ihtişamlı gemisiydi.
Yine yapıldığı dönemin en büyük buharlı gemisiydi.
Günümüz parasıyla yaklaşık 600 milyon dolara malolmuştu.
Yolcu kapasitesi de 2 binin üzerindeydi ve bu sayı mürettebatıyla birlikte 3 binin üzerine çıkmaktaydı.
Ayrıca bu gemi için bütün dünya asrın gemisi diyordu.
Batması mı?
Ne mümkün, hatta imkânsızdı.
“Tanrı bile batıramaz” deniliyordu.
Zaten isminin Türkçesi de “Batmaz Gemi” olarak konulmuştu.
Lakin bundan tam 107 yıl önce, İngiltere'nin Southampton kentinden 10 Nisan 1912’de New York’a doğru yola çıkan Titanik isimli gemi, 15 Nisan’da, gece 23:40 sularında büyük bir buz dağına çarpmış ve bu çarpışmadan 2 saat 40 dakika sonra bütün yolcu ve mürettebatıyla birlikte Kuzey Atlantik'in buz gibi sularına gömülmüştü.
Bütün dünyanın “batmaz dediği” Titanik, gelin görün ki daha ilk seferinde batmıştı. Tarihin en büyük gemi faciasında 1513 kişi yaşamını yitirmişti. Bunlardan 53’ü çocuk, 109’u kadın, geri kalanlar ise erkekti.
Gemi batmadan önce gemiden filikalara ilk indirilenler kadın ve çocuklardı. Bu durum faciada ölen kadın ve çocuk sayısının daha az olmasına sebep olmuştu.
Bunun yanında gemide herkese yetecek kadar can yeleği bulunmasına rağmen, ölü sayısının bu kadar fazla olmasının asıl sebebi ise -2 derece olan su sıcaklığıydı. Nitekim ölümlerin çoğu boğulma kaynaklı olmamış, soğuğa bağlı Hipotermi denen yani vücudun ısı kaybına uğraması nedeniyle gerçekleşmişti.
Bunun yanında başlangıçta Titanik gemisinde seyahat etmesi planlanan, yani biletli yolcu sayısı 2224 iken, gemide 2223 biletli yolcu bulunmaktaydı. Evet, sadece bir kişi, Asrın gemisi ile yolculuk yapma şansını kaçırmış, ama aynı zamanda ölümden dönmüştü.
Peki, ama gemiye binmeyen bu şanslı kişi kimdi? Veya neden gemiye binmemişti?
Gelelim bu soruların cevabına…
Bilecik mebusluğu da yapan Besim Ömer Akalın ismindeki Türk tabip, gemiye yetişememiş ve bu sayede bileti olduğu halde bu faciadan kurtulan TEK kişi olmuştu.
Geminin ikinci durağı Fransa’nın Cherbourg limanıydı. Gemi buradan son yolcularını alacak ve New York’a hareket edecekti. O sırada Paris’te bulunan Besim Ömer Bey’de New York’ta düzenlenecek olan tıp kongresine katılmak üzere Titanik gemisinden bilet almış ve Paris’ten Cherbourg Limanına doğru hareket etmişti.
Ancak yaklaşık dört saat sürmesi beklenen bu yolculuk hava koşullarının bozması, yağan aşırı yağmur ve akabinde yol güzergâhında yaşanan toprak kaymaları nedeniyle 16 saat sürdü. Besim Ömer Bey, limana ulaştığında ise Titanik gideli dört saat olmuştu. Başka bir gemiyle yolculuk yapmaya hazırlanırken de Titanik’in battığı bilgisi kendisine ulaştı.
Bu şans veya tesadüf gerçekleşmemiş olsaydı, Besim Ömer Bey, 107 sene önce ölmüş olabilirdi. Zira sadece ailesi için değil, bizler için de büyük kayıp olurdu.
Çünkü Besim Ömer Bey
- Türk Tıp Tarihinin en önemli simasıdır.
- Kızılay’ın kırmızı ay sembolü, Dr. Besim Ömer Paşa tarafından Londra'dan sonra La Hey Konferansı'nda da önerilmiş ve 10 Mayıs 1912'de toplanan 9. Washington Salib-i Ahmer Konferansı'nda resmen bütün devletler tarafından onaylanmıştır.
- Darülfünun Rektörlüğü yapmıştır.
- İlk kadın doğum kliniğinin kurucusudur.
- Çağdaş hemşirelik ve ebelik üzerine, çocuk bakımı, verem ve tıp tarihi üzerine birçok eseri bulunmaktadır.
- Çocukları koruma derneğinin ve Türk tıp tarihi kurumunun kurucularındandır.
- İlk kez 1919’da işgal altındaki İstanbul’da öğrencilerin yasak olmasına rağmen toplanıp işgal karşıtı konuşmalar yapmalarına izin verip tıp bayramını kutlamalarına destek veren birkaç hocadan biridir.
- 50’ye yakın kitabı bulunmaktadır.
Besim Ömer yıllar sonra gazeteye verdiği bir demeçte şöyle diyecekti:
“Titanik’ten kurtulan tek Türk benim, onun için artık hiç bir kazadan korkmuyorum. 1513 ölü… elimi bir az daha çabuk tutsaydım bu rakamı 1514 yapabilirdim. Hayatımı, bir vapur kaçırmama borçluyum!”
Bu vesileyle kıymetli Bilim insanı, Besim Ömer Akalın hocamızı rahmetle anıyorum.
Titanik Gemisi
Titanik Gemisinin çapası bile 20 atla çekilebiliyordu
1985 yılında bulunan Titanik Batığı
Besim Ömer Akalın (1862 - 1940) Türk Bilim Adamı
Besim Ömer Akalın adına basılan pul
Besim Ömer Beyin Karikatürü
Besim Ömer'in Mezarı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.