Doç. Dr. MUSTAFA BAŞ

Doç. Dr. MUSTAFA BAŞ

MUHARREM AYI VE AŞURE

MUHARREM AYI VE AŞURE

“Şüphesiz, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah’ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin.” (Tevbe, 9/36) Bu ayet eski Arap toplumunda haram aylar olarak bilinen saygılı olunması istenilen, savaş yapılması ve kan dökülmesinin yasak kabul edildiği kameri takvime göre ilk ay olan Muharrem, 7. ay Recep, 11. ve 12. aylar Zilkade ve Zilhicce aylarına vurgu yapmaktadır. Bu dört ayın içinde Muharrem ayının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bazı önemli olayların içinde vuku bulması sebebiyle bu aya İslam öncesi Araplarca verilen önem, İslam’ın yayılış döneminde de sürdürülmüştür. İslam’ın farklı kıtalara yayılmasından sonra da Muharrem ayı, dini, sosyal ve tarihi önemi haiz olaylara sahne olması sebebiyle İslami Dönemde de özel bir ay olarak algılanmıştır.

Bu ayı önemli kılan özellikleri şöyle sıralamak mümkündür: Hicri Yılbaşı; Muharrem ayı, 12 ay ve 355 gün olan kameri yılın ilk ayıdır. Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sas) Mekke'den Medine'ye göç edişinin Hz. Ömer döneminden itibaren takvim başlangıcı olarak kabul edilmesi üzerine, Miladi 622 İslami takvimin başlangıç yılı, Muharrem ayı da bu takvimin ilk ayı olarak kabul edilmiştir.

Muharrem Ayının 10. Günü Aşura Günü olarak bilinir. Rivayetlere göre, Hz. Adem’in tövbesinin kabul edilmesi, Hz. Nuh’un gemisinin Tufandan sonra Cûdi dağına oturması, Hz. İbrahim’in Nemrut’un ateşinden kurtulması, Hz. Yakub’un Hz. Yusuf’a kavuşması ve Hz. Musa'nın Kızıldeniz'i geçirerek İsrail oğullarını Firavunun zulmünden kurtarması gibi önemli olaylar Muharrem ayının 10. gününde gerçekleşmiştir. Bu rivayetlerden kaynağı en sağlam olanı ise İsrailoğullarının Firavun'un zulmünden kurtarılmasıdır. Hz. Peygamber (sas), Medine’ye hicret ettiğinde buradaki Yahudilerin 10 Muharrem'de oruç tuttuklarını görmüş ve onlara bunun sebebini sormuştur. Hz. Musa ile İsrail oğullarının, Firavunun zulmünden bugün kurtulması anısına oruç tuttuklarını söylemeleri üzerine, Hz. Musa’nın mirasına en fazla hak sahibi kendisinin olduğunu söyleyerek 9-11 Muharrem günlerinde 3 gün oruç tutmuş ve Sahabe’ye de bu günlerde oruç tutmalarını emretmiştir. Ramazan Ayında oruç tutulmasının farz kılınması üzerine de, bu orucu terk etmemiş, nafile olarak devam etmiştir.

Muharrem ayı bu özelliklerinin yanında İslam Tarihinin en acıklı tarihi olayının yaşandığı bir aydır. Bu ayın Aşura günü olarak bilinen 10. gününde Kerbela Katliamın gerçekleşmiştir. Hz. Peygamberden (sas) sonra başlayan özellikle Hz. Osman'ın şehit edilmesi ile tırmanan gerginlikler, Hz. Ali ile Muaviye arasında ciddi hilafet ihtilaf ve kavgalarına sebebiyet vermiştir. Bu kavgalar İslam toplumunda ciddi ayrışmalara sebebiyet vermiş, günümüze kadar da bu ayrışmaların tesiri sürmüştür. Hz. Ali’nin şehit edilmesinden sonra Muaviye, Hz. Hasan ile anlaşma yapmış, onun halifelik iddiasından çekilmesi üzerine yaptığı anlaşmaya uymayarak yerine oğlu Yezid’i veliaht olarak tayin ederek hilafeti saltanata dönüştürmüştür. Hz. Hasan'ın vefatından sonra Muaviye’nin bu kararına Hz. Hüseyin karşı çıkmış, anlaşmaya sadık kalınarak hilafet makamının kendisine bırakılmasını istemiştir. Bir oldu bitti şeklindeki Yezid’in hilafetini kabul etmeyen Müslümanlar, Hz. Hüseyin’e biat etmişler, o da Yezid’e karşı çıkarak halifeliğini ilan etmiştir. Kufe’lilerin kendisine bağlılıklarını ve davetlerin içeren mektup üzerine Kufe’ye gelen Hz. Hüseyin, ailesi ile birlikte Ehli Beyt’ten ve kendisine bağlı bir topluluk ile Kerbela denilen yerde Yezid’in emri ile kuşatılarak su ve yiyecekten mahrum bırakılmışlardır. Çocukların açlıktan ve susuzluktan öldüğü, diğerlerinin ölümle karşı karşıya kaldığı bu acımasız kuşatma, günlerce sürmüştür. Kuşatma, Hz. Hüseyin ve yanındaki bir avuç insanın kendilerinden sayıca çok üstün olan orduya karşı savaşmaları sonucunu doğurmuş, Hicri 61 (M. 680) yılı 10 Muharrem Cuma günü Hz. Hüseyin ve beraberindeki çoğu Ehl-i Beyt’ten olmak üzere aralarında çocuklarında bulunduğu 73 kişinin şehit edilmesi ile son bulmuştur. Hz. Hüseyin’in şehit edilen cesedine hakaretler yapılarak, kesilen mübarek başı Yezid’e gönderilmiştir

Kerbela’da meydana gelen bu katliam, bütün Müslümanlar'ın unutamadığı büyük bir acı olarak günümüze intikal etmiştir. Bu olay, Müslümanlar arasında, fırkalaşmalara, savaşlara ve düşmanlıklara sebebiyet vermiştir. Tarihin belli bir kesitinde siyasi amaçlarla gerçekleşmiş olan bu üzücü olay, iyi düşünülmesi ve ders çıkarılması gereken bir hadisedir. Bütün Müslümanlar Emeviler tarafından yapılan bu katliamı ortak tel'in etmektedir. Kerbela katliamının hatırlandığı günler, inananlar arasında soğukluk ve kırgınlığın derinleşmesine vesile olmamalıdır. Bu olay ve sonuçları üzerinde daha fazla düşünerek birlik ve beraberliğimizi zedeleyici davranışlardan kaçınmalı, güzellikleri beraber yaşamalı, bu üzücü ve kötü örneklerden ibret alarak tekrar yaşanmaması için ne gerekiyorsa onu yapmanın gayreti içinde olmalıyız. Başta Hz. Hüseyin olmak üzere bütün Kerbela şehitleri ile şehit ve gazilerimizi rahmetle yad ediyorum.

 

Bu yazı toplam 3260 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Doç. Dr. MUSTAFA BAŞ Arşivi
SON YAZILAR