ORADAYDIM (SENE 2071)!
Uzun, ince bir yol!
YANSIMA köşesinden yayınlanmakta olan yazılarıma, bir süredir tatil aylarını bahane edercesine ara vermiştim. Bu süreçte mutluluk verici olayların yanısıra üzücü bir çok haberler aldık. Ramazan-ı Şerif ayının huzurunu içimiz buruk şekilde geçirdik. Önce, Suriye’nin halkına eziyetini, sivillerin bombalanması gibi katliam haberleriyle her gün sarsıldık. Ardından gelen şehitlerimizin acı haberleri oldu.(Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabr-ı ihsan dilerim)
Çok şeyler yaşadık. Bu kadar ara sonrasında ne ile başlayacağıma bir türlü karar veremedim. Daha sonra 30 Eylül’de Ak Parti 4. Büyük Olağan Genel Kongresine katıldığım için 2071 heyecanı ile tam bu noktadan başlamanın isteği oluştu. Hatırlayalım! Türkiye tablosu şuydu: Yönetimden kaynaklanan geleceğine dair 1 yıl hatta 1 ay sonrasını kestiremeyen halk’ın- gençler’in önüne 2071 ideali, hedefi, ufku konulmuştu. Kongrede yaşadığım huzur siyasi görevim olduğundan mıdır acaba? diyerek böyle bir yanılgı içine düşmemek için, Bilecik’e döndüğümde ilk işim bütün ulusal basının gazetelerini almak oldu. Kongreyi köşe yazarlarımız nasıl değerlendirmişler diyerek hepsini gözden geçirdim. (eee) ne mi oldu?
Kanaat aynı yönde! O huzuru Türkiye’de hissetmiş! Kongreye eleştiri okları Türkiye’deki daha çok bazı sorunların çözümüne dair konuşma, vaatler, açıklama bekledikleri yönündeydi. Hak da verdim! Konuşulabilirdi! Ama zaten Kürt meselesi vb. gibi konulara çözüm noktasında arayış içinde olan bir partiden bahsediyoruz. Bu tür meselemizi kongreye sıkıştırmaktan ziyade yeni anayasa çalışmalarında çözebileceğimizi ve herkesi çözüme ortak olması için kucak açan çağrılar yapıldı! Bakalım bu çağrıya kimler kulak verecek? Bu yüzden kongre konuşmasında Ak Parti’nin geleceğe dair vaadte bulunmasına (MANİFESTO) ihtiyaç BENCE de yoktu!
İktidarda 10 yıl geçirmiş, son kez aday olan bir parti lideri kongresinde elbet yüreğini açacaktı. 10 yılın emeğini duygusallıkla paylaşmak olmasın mı? Dertlerle, dertlenmek, ortak olmak böyle konuşma yaptırır insana!
Beklentilere cevap veren bir lider, bir teşkilat! Halk bunu görüyor! Kongredeki yabancı konukların bir araya gelen görüntüsü yeterli değimliydi? Bir araya gelemeyecekler kongreye gelerek kardeşlik mesajı verdiler. Tüm bunlar hiç birşey ifade etmedi mi? Eleştirenler bunu neden göremedi dersiniz? Kimse kusura bakmasın söyleyemeselerde yüreklere dokunan konuşması muhalifleri rahatsız etmişti. Ben bu durumu buna bağlarım. Keşke diğer siyasi partilerin genel başkanları da teşkilatına karşı aynı duyguyu verebilseler, onlarda da görebilsek.
10 yıl içindeki yaşanılan duyguları akıldan da öte kalplere nüfus etmek böyle bir lidere yakışırdı. Ben iddia ediyorum, tarih bu kongreyi sayfalarında yer verecektir diyerek buraya yazıyorum. (Bu uzun ince yolda Allah utandırmasın). Ben kongrede genç olarak sorumluluğunu üzerime aldığım 2071 gibi bir ufka yöneldim, odaklandım. Kadınlarımızın siyasette daha çok söz sahibi olabileceğinin cesaretini aldım. İmkanlar dahilinde kendi yerelimizde işimize, yönümüze bakacağız.
Öyle bir Türkiye siyaseti düşünün ki şahısların değil, ilkelerin olduğu yapıyı Ak Parti siyasete aşıladığı aşikar. Takdire Şayan…
****
GÖZLEM: Kongrede engelliler ve basın için ayrılmış özel platformlar vardı. Sahnede ise dünya haritası vardı. Buda düşünülmüş kucaklayıcı bir ayrıntı. Çünkü kardeşliğin sembolüydü adeta! Ak Parti, kavgasız, bağlılık dolu bir kongre geçirdi.Temennim Türkiyemize yansıması örnek tablolar olarak kalmasıdır.
Kongre saatlere sürdü! Herkes pür dikkat! Ekranlara da yansıdığını biliyorum! Bu tablo muhalif kesime neden bir şey ifade etmiyor? Bu noktada cevap nitelikteki ulusal basın köşe yazarlarından alıntı yaparak yer vermek isterim.
BASIN NE DEDİ: Bu tablo nasıl yorumlanmış, bakalım:
- Yiğit Bulut köşesinden; "Bir başbakan 2023 hedefini 2071’e yani bu topraklara girişimizin 1000. Yılına işaret edecek şekilde ilerliyorsa ve arkasına konuşurken Türkiye değil DÜNYA haritası koyuyor, Barzani de seyirciler arasındayken "Türkiye’deki kürt kökenli insanlarımıza" Selahattin Eyyübi üzerinden el uzatılıyorsa , burada olanları" farketmemek "körlük" olur.
-Elif Çakır köşesinden: " Türkiye’nin kronik sorunlarından ziyade partili partisiz herkese bir sesleniş, meramı anlatma ve güven tazelemeye yönelik bir konuşma olacağını tahmin ediyordum….
Sezai Karakoç’un "Ey Sevgili" hitabıyla başlayan konuşma, bir babanın genç çocuklarıyla hasbihali ve nasihatlerini andırıyordu. Yer yer öğüt verici yer yer gözüm üzerinizde tarzından . Ama daha çok 2071 sizlere emanet derken çocuklarıyla onur duyan bir babanın görüntüsü hakimdi. …..İç politika ile ilgili ……% 99 oy alsak bile geriye kalan % 1’in haklarını korumak boynumun borcudur.sözlerinde ise şefkatli bir babanın dili vardı. Duygusaldı, helalleşmeyi ve kul hakkını önemsedi, göz yaşı vardı, heyecan vardı, onca sevgiye rağmen tezahürata rağmen tevazu vardı"
-İbrahim Karagül köşesinden: "Başbakan'ın sözlerini dinlerken, sadece bir iktidar partisinin program ve gelecek planları değildi benim anladıklarım. Anadolu'nun islamlaşmasından Selçuklu'nun etnik unsurları kardeş yapan hamuruna, Selahattin'in Kudüs mesajından Anadolu-Kuzey Afrika arasında yaşayanları bir tutan iradeye kadar geleceğin Türkiye'sinin ipuçlarını gördüm. İçe kapanan değil, gönül birliği, ruh birliği yaptığı toplumlarla gelecek hesabı yapan bir ülke hayali gördüm. Bu coğrafyanın kurtuluşunun, çzülme değil, birleşme olduğuna, en esaslı stratejinin çözülmeye ve ayrıştırmaya ayarlı politikaları tersine çevirmek olduğuna bir kez daha inandım." diyorlar.
Bunları şunun için not ettim. Yaşım gereği yakın siyasi tarihi okuyucularımız benden daha iyi hatırlayacaktır. Bende araştırarak bizzat siyasetin içinde yer alarak öğrenmeye çalışıyorum. Büyük hedefi olmayan yönetimin faturasını halkın ödediğini, nasıl ezildiklerini bilmekteyiz. Politik kavgalardan uzak, çözüm odaklı, ileri bakmak, gelecek hazırlamak olsun. Takdir Sizin!
Not: Uzun oldu ama Başbakanımızın konuşmasındaki diğer etkilendiğim uçsuz bucaksız selam konusuna değinemedim bile selametle kalın…
İnadına kardeşlik ve demokrasi
Biz hepimiz aynı kıbleye dönüyoruz. Biz hepimiz aynı çatının altındaki, aynı sofranın etrafındaki, bir elin parmaklarıyız, bir ailenin fertleriyiz, biz kardeşiz. Terör örgütünün 30 ıldır uyguladığı şiddet Türkiye'ye zarardan başka hiç bir şey getirmedi. Kürt kardeşlerimin oylarını alarak Meclise gelen siyasetçiler, öfkenin, şiddetin, ayrımcılığın dilinden başka dil kullanmadı. Ben bugün bir kez daha kardeşliğin diliyle konuşuyorum. Gelin bu sorunları birlikte çözelim. Gelin bu sorunları şiddete teslim olarak değil, siyasetle çözelim. Gelin bu sorunları teröristlerle kucaklaşmak suretiyle çözeceğini zannedenlerle beraber değil, sizinle kucaklaşanlarla beraber çözelim. Onun için bugün hiç usanmadan, bıkmadan, yorulmadan tekrar ediyorum. "İnadına demokrasi" diyorum, "inadına barış" diyorum, "inadına kucaklaşma" diyorum, "inadına kardeşlik" diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.