TÜRK RUH KÖKÜ
Dünyanın en büyük aksiyoncularından Napolyon şöyle diyor: “Başka milletler için müdafaanın bittiği, yenilginin mutlak olduğu şartlarda, Türk Milleti’nin taarruzu başlar!”
Çanakkale savaşları, Napolyon’un tespit ettiği bu gerçeğin destanı… Türk ruh kökünün destanı… Destanlarından biri…
Son ihanet teşebbüsü üzerine; dış güçlerin maşalarına karşı milletin meydanlara çıkması, silâhların üzerine koşması, tankların önüne yatması ve daha nice kahramanlık örnekleri vermesi de, büyük aksiyoncunun tespit dairesi içindedir. Bu yiğit duruş, Çanakkale destanından aşağı kalır değildir. Kardelen’in son sayısının kapağı, bunu resmediyor… Millî iradenin güçlü kolu, üzerine yürüyen tankın namlusunu büküyor ve içindekilere doğru çeviriyor… Kapakta bir de takvim yaprağı var; 15 Temmuz 2016’yı gösteriyor. Takvim yaprağındaki cümle tarihe not düşüyor: “Türk Milleti, yeni bir destan yazdı! Yurt dışındaki hainlerin emriyle, devlet ve millet imkânlarını kullanarak devleti ele geçirmeye çalışan âsileri püskürttü ve hainleri derdest edip adalete teslim etti.”
Herkesin içindeki bir idrak, bir irfan, bir basiret bir iz’an birden harekete geçti… Ve halk, sanki sözleşmiş gibi meydanlara çıktı. İşte “Türk ruh kökü” dediğimiz bu… Cumhurbaşkanının ve Başbakanın meydana çıkın dâveti bu sebeple millet tahtında karşılık buldu. Ve aynı sebeple “ikinci bir emre kadar, meydanlardayız” diye haykırıyor.
Basireti görüyor musunuz?.. Bir millet meydanlara çıkıyor… Herkesin elinde sadece bayrak… Bayraktan başka bir ifade taşımıyor elinde… Kimse alt kimliğini öne sürmüyor… Kimseye sen ne arıyorsun, sen niye yoksun denmiyor.
İz’anı görüyor musunuz?.. Meydanlarda birbirleriyle didişmiyorlar… Sanki yıllardır eğitimini görmüş, özel harekât ekipleri… Hedef tek… Hainlere engel olmak, darbe teşebbüsünü akim kılmak… Ve herkes buna vatan müdafaası diyor…
İdraki görüyor musunuz?.. Daha sonra televizyon ekranına çıkarılan kahramanların hepsi, yaptığım fevkalâde bir şey değildi… Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı, diyor…
İrfanı görüyor musunuz?.. Hainlerle mücadelede şehit olanların yakınları hayıflanmıyor, keşke ölmeseydi demiyor… Şehit yakını olmakla iftihar ediyor… Gaziler, gazilik rütbe ve şerefini kazandığı için mesut… Yine olsa, tekrar meydanlara çıkarım, diyor…
Bağlılığı ve kaynağını görüyor musunuz?.. İhanet şefinin iğvası ile milletine kurşun sıkanlar öldürüldüğü zaman, aileleri cenazelerini istemiyor…
İşte “Türk ruh kökü” dediğimiz bu!.. İki asırlık Batı hayranlığına, kendi değerlerini inkâr ihanetlerine rağmen yaşıyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.