“ÜSLÛB-I BEYÂN AYNIYLA İNSAN”
Karaman’da bir yurttaki çocuklara taciz olayı üzerine Kılıçdaroğlu, kendi rekorunu kırdı ve en büyük çamını devirdi. Tacizcilere, gerektiği şekilde tavır almadığını, hattâ onları kolladığını düşündüğü bakan hanımefendi için, “aileden sorumlu bakan, zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette” deyiverdi!.. Hz. Ali (ra) ne güzel buyurmuş: “Söz, ağızdan çıkana kadar sizin esirinizdir; ağızdan çıktıktan sonra siz onun esiri olursunuz”. Zavallı, düşüncesizce söylediği sözünün esiri oldu.
Ne maksatla söylenmiş olursa olsun büyük ayıp... Ayıp kelimesini masum kılacak ve onu utandıracak kadar hem de... Hakkında konuşulan kişi bakan olsun olmasın, kim olursa olsun böyle kaba bir tenkit, kimseye yapılmamalı. İddia doğru bile olsa, böyle söylenmemeli… Böyle bir ifade değil namuslu bir kadına, bu söze müstahak olan bir kadına bile söylenmez. Sayın lâf cambazı, en kuvvetli olduğunu düşündüğü yerden vuruldu ve sözünün esiri oldu. “Söz ola, kestire başı” (Yunus).
Türkiye'de sistemin, edepsizliklere karşı uygulaması nedir? Böyle sözlerin söylenmemesini sağlayacak bir eğitimi yok ki en baştan… Sistemin bir uygulaması olsun… Hakarete uğrayan dâvâ açabilir... O kadar… Ne olur? Şu kadardan bu kadara tazminat... Mazlumun şerefini, haysiyetini kurtarır mı? Hakarete uğrayanın bir hareket yapmasına ve söz söylemesine lüzum kalmadan, onu şefkatle kenara çekecek, bu senin meselen değil, cemiyetin ve nizamı sağlamak borcunda olan “otoritenin” meselesi diyecek ve densize haddini bildirecek bir mekanizma var mı? Herkesin gözü önünde böyle bir edepsizliği yapmaya cüret etmeyi önleyecek bir cezası olsaydı, müeyyidesi olsaydı sistemin; böyle sözleri söylemeye cüret edilmezdi...
Öyle bir çam devirdi ki... Her lâfın altından tevil ederek, lâf cambazlıkları yaparak kalkan, bu vasfına ve bu tür konuşmalardaki tavır, eda ve yüz ifadelerindeki başarısına, şöyle elini uzatarak ve gözlerini yuvalarından fırlatarak çıkışmasına çok güvenen Kılıçdaroğlu; bu sefer şaşkına döndü... İlk zamanlar, sözümün arkasındayım diye bir efelenme gayretine girdiyse de, hemen sesi soluğu kesildi. CHP’liler başta, herkes şaşkına döndü. Ancak parti yöneticisi bir erkek ve bir kadın, ilk şaşkınlıktan sonra zevahiri kurtarıcı bir şeyler söyleyebildiler. Neden bu işi cinsî bir mânâya çekiyormuşuz; bakanın vakıf idarecilerini koruduğu ifade edilmek istenmişmiş… Tepkilerin artarak devam etmesi üzerine Kılıçdaroğlu, basının karşısına çıktı... Her ne kadar belli etmek istemese de suratı çarşamba pazarı gibiydi. O da benzer bir şeyler geveledi. Sözlüğe bakmış da, “önüne yatmak” birilerini kollamak demekmiş de, sözünü olmadık yönlere çekiyorlarmış da... Zaten bunların aklı fikri uçkurundaymış da, adamcağızın bir tenkidini nerelere çekiyorlarmış... En iyi müdafaa taarruzdur… Ama bu sefer o da fayda vermedi… Densizlik öyle ayan ki… Mızrak çuvala sığmadı.
Zırva tevil götürmez... Kendisi de sözlerinin yutulmadığının, herkes tarafından kınandığının farkında; her zamanki rahatlığı yok… Yüzüne; dinleyicilere gülümseyen, hakkında konuştukları kişileri küçümseyen bir mânâ vermekte her zaman başarılıyken, bu gayret bu sefer buz taneleri gibi yüzünde dondu. Ağzı ‘ne var bu sözde?’ derken, yüzü ‘bu sefer çuvalladık, baltayı taşa fena vurduk!’ diyordu... Nitekim partisinden kimse onu müdafaa edemedi. Her ne olursa olsun çıkışma, saldırma üslûbu; bu sefer devirdiği çamın altında kaldı…
Ona demeli ki partisi... Senin suçun hakaretamiz bir söz söylemek ve aşağılayıcı bir ithamda bulunmaktan ibaret değil... Senin suçun… Bakanın birilerini kolladığını, kayırdığını söylemek değil; bunu kabaca ve edepsizce kelimeler ve ifadelerle söylemek… Ve bilhassa ağza alınmayacak kelimeler kullanmak... Kasıt yoksa sözün buraya varacağını akıl edememek… Cemiyetin değerlerini kaale almamak… Partinin ve partililerinin haysiyetini ve tepkilerini umursamamak… Üstelik bu bir değil, iki değil… “Aaa” diye başlayıp, güya kekeleyip, bakın nasıl hakaret ediliyor görün der gibi sinsice güldükten sonra lâfı; herkesin hakaret olduğunu anlayacağı, ama tevili mümkün bir şekilde devam ettirdiğin akıllardan çıkmış değil… Evet, kırdığın ceviz, kırkı geçti…
Kılıçdaroğlu CHP’ye ne kazandırdı? Partisini ve partililerini zor durumda bırakmak ve oy kaybettirmekten başka…
CHP, safrandan kurtul!..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.