Faaliyetler, zaman içinde müessese olabildikleri kadar değer kazanır. Bilecik’te bunlardan biri, Üniversite Sürekli Eğitim Merkezi tarafından düzenlenen “Tarih ve Kültür  Sohbetleri”… Sanırım 2011 yılından beri… İlgiyle takip ediliyor.

15.11.2014 tarihli Sakarya gazetesinin (Ahmet MEŞE) imzalı haberinden öğrendiğimize göre Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Mürsel GÜRSES, söz konusu yerde ‘ŞEHİR ve EDEBİYAT’ konulu bir konferans vermiş; Bilecik’teki fikir ve edebiyattan bahisle, Kardelen’den ve benden söz etmiş.

Kimsenin hatırını ve düşmanlığını kaale almadan hakikati olduğu gibi göstermek bilim adamının birinci ve esas görevidir. Bu takdire şayan iş, sanıldığı kadar kolay değildir. Hele hayatta olanlar söz konusu ise... Bu sebeple bunu başaranlar bilhassa takdir edilmeli.

Haberi okuyunca, değerli öğretim üyesine takdir ve teşekkürlerimi ifade için bir yazı kaleme almak –sanki çok kolaymış gibi– hevesine kapıldım. Aklım sıra değerli hocamızın tespitlerinden alıntılar yapacak ve ona teşekkür edecektim. Fakat daha ilk cümlede duvara toslamış gibi oldum. İnsan kendisinden bahsedilen bir meseleyi nasıl ele alabilir? Arkasından Yunus Emre’nin;

“Bilmeyen ne bilsin bizi

Bilenlere selam olsun”

Mısraları dilime düştü. Hislerimi Yunus’un mısralarına havale etmekten de, aynı mahcubiyet sebebiyle vaz geçtim. En iyisi, bu vesileyle asıl başarının kimlere ait olduğunu ifade borcumu yerine getireyim dedim…

Eğer çeyrek yüzyıllık başarılı bir dergi ve yayın çizgisini Allah Bilecik’te mümkün kılmışsa, bunun asıl takdir edilmesi gerekenleri; onu çeyrek yüzyıl satın almak, abone olmak, tavsiyelerde bulunarak gelişmesini sağlamak suretiyle destek olanlar, yani Kardelen’in yaşamasını sağlayan değerli okuyucuları olmalı. Kardelen’i “fikrin değerini bilen” okuyucuları yaşattı.

Değeri, Allah için gören, tespit eden ve takdir edenlerden Allah razı olsun.