CHP’nin rüşvet ile imtihanı
Geçen haftaki yazımın son paragrafında Bilecik Belediyesiyle ilgili yazılacak çok şey var ama bir yazıda hepsine yer vermek zor demiştim. Bu yazının hemen sonrasında Bilecik Belediye başkanı Semih Şahin’in baş danışmanı ve Kayı A.Ş’nin yönetim kurulu başkanı Selçuk Erdağı rüşvet suçundan gözaltına alındı ve sonrasında tutuklandı. Bu gelişmeleri Bilecik kamuoyunda öğrenmeyen kalmamıştır sanırım. Hafta boyunca hem genel basın yayında hem de yerel basında detaylarıyla yazılıp çizildi.
Öncelikle şunu belirtmek isterim. Rüşvet operasyonun başlamasına sebep olan, kendinden yüklü miktarda rüşvet istenen işadamı, kendisi için küçük olabilir ama, Bilecik ve Bilecik siyaseti için oldukça büyük bir iş yapmış oldu. Bu köşeden kendisine tebriklerimi iletiyorum. Bu operasyonun büyüklüğünü ve önemini önümüzdeki dönemde özellikle yargılama başlayınca daha net göreceğiz. Rüşvet çarkının içinde kimler olduğunu bu rüşvetten alınan miktarların büyüklüğünü ve alınan rüşvetlerin kimlerin cebine gittiğini de kamuoyu öğrendikçe şaşıracak.
Ben rüşvet suçlamasıyla tutuklanan şahsın ifadesini şu an için tam olarak bilmiyorum, nasıl savunma yaptığını da bilmiyorum. Suçlamaları kabul mü etti, inkar mı etti? Dosyalarda mevcut yakında öğreniriz. Ama bu operasyonun başladığı günden bu yana, şahsın telefon dinlemeleri yapılmıştır. Kendisinin ve yakınlarının para transferleri incelenmiştir diye düşünüyorum. Bu telefon dinlemeleri ve para transferlerinde rüşvet ağında çarkında kimler var olduğuna dair ip uçları bulunabilir.
Bir de ben Emniyet ve Savcılık yerine olsam, 2019 yerel seçimlerden bu yana Bilecik Belediyesi tarafından verilen ruhsatların tamamını ister ve ruhsat sahiplerinin bilgisine başvurarak kendilerinden rüşvet istendi mi ve rüşvet alındı mı, alındıysa ne kadar alındı bunların hepsini sorar ve dosyaya bu bilgileri koyarım. Eğer bunlar yapılmazsa soruşturma eksik kalır. Yalnız bu bilgiler sorulurken, vatandaşa gerekirse gizli tanık olarak ifade verebilecekleri de hatırlatılmalı. Çünkü bizim vatandaşımız kendisinden rüşvet istendiğini söyler ise, kendisinin de suçlu olabileceğini düşünmekte. Bu ince bir konu eğer vatandaşımız kendisine zarar gelmeyeceği kanaatinde olur ise, gizli tanık olarak ifade verebilir ise, Bilecik’te tahmin edemeyeceğimiz kadar kişi ifade verebilir. Çünkü ulusal ve yerel basına yansıdığına göre, berberden bile rüşvet almışlar, CHP yönetiminde bulunan şahıstan bile rüşvet isteyip almışlar. Ve kimse de buna dur dememiş, desek yalan olur, Şöyle ki;
Belediye meclis üyesi Muhammed Karadayı kardeşimiz, 2020 yılının Haziran ayındaki meclis toplantısında Belediye başkanı Semih Şahin’e özellikle sormuş, bütün kurumlarca onaylanan ruhsatların sahiplerine verilmediğini, ruhsatlar nerede diye sorunca da yukarıda denildiğini hatırlatmış ve kim bu yukarısı Başkanım demiştir. Başkan da yukarısı benim demiş ve geçiştirmiş. Yine basından öğrendiğimiz kadarıyla, CHP yönetiminde bulunan bazı şahıslar kendisine rüşvetle ilgili dedikoduları sormuş, buna rağmen, Belediye başkanı, rüşvet olayını ispatlamayan şerefsizdir diyerek, danışmanına sahip çıkmıştır. Başkanın yakın tanıdığı kişilerin de bizzat kendisine, rüşvet dedikoduları var, bu konuya bir el at dediklerini de biliyoruz.
Pekii bu operasyonla danışmanın rüşvet olayı ispatlanmış oldu, başkanın o dönemde söylediği, ispatlamayan şerefsizdir sözünü şimdi nereye koymak lazım, nasıl yorumlamak lazım, okuyucuların taktirine bırakıyorum.
Kamuoyunda tartışılan asıl konu şimdi şu; Rüşvet çarkının içinde Başkan Semih Şahin de var mı? Yani danışmanın aldığı rüşvetlerden haberi var mı? Eğer haberi yoksa yukarıda bahsettiğim gibi kendisine bu konu defalarca hatırlatılmasına rağmen niye araştırmamıştır. Eğer haberi var idiyse bu rüşvet olaylarına niye karşı çıkmamış, Danışmanını bu konuda niye engellememiştir. Bu aşamada Başkan çıkıp ta benim de rüşvet olayından haberim vardı demez. Ama adama sormazlar mı, senin başdanışmanın senin sağ kolun, rüşvet dedikoduları bu kadar ayyuka çıktığı halde senin halen haberi olmuyorsa, sen beceriksiz ve basiretsiz bir başkansın. Eğer haberin olduğu halde rüşvet konusunda sesin çıkmadıysa ve başdanışmanını bu konuda engellemediysen, suç ortağısın demektir ve her iki ihtimalde çok vahimdir.
Bu durumda başkanın onurluca istifa etmesi en yakışık alanıdır. Eğer başkan istifa etmez ise , CHP İl yönetimi olarak , CHP ve İYİ Parti meclis üyeleri olarak başkanın istifasını istemeleri gerekir. Eğer bunu yapmaz da başkana sahip çıkarlar ise rüşvet olayına sahip çıkmaları anlamına gelir. Hatta biraz daha ileriye gideyim, CHP yönetimi yerine olsam , açılacak davaya müdahil olurum , rüşvet alanların ceza alması için elimden geleni yaparım. Çünkü bu rüşvet olayı sadece başkan ve danışmanını değil, CHP’nin kurumsal kimliğini de lekelemiştir. Kim ne derse desin bir dahaki yerel seçimde rüşvet olayı CHP’nin en büyük eksisi olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.