CUMA GECESİ SALÂSI
Millet olarak eleştirilecek çok hareketlerimiz var ama bir yandan da -gurur değil- hamd edeceğimiz özelliklerimiz de var. Bu özelliklerimizin sayısı her geçen gün azalsa da o mayanın kokusu hala duyuluyor.
Milletimizin güzel özelliklerinden biri Efendimiz’e olan muhabbetidir. Bunun en büyük örneği Efendimiz’e olan muhabbetin ızhar edildiği naatların müslümanlar arasında büyük ekseriyetle Türkçe olarak kaleme alınmasıdır. Efendimiz’e yazılan naatların %80’inin Türkçe olduğu söylenir.
Genelde Efendimiz’in hayatını çok iyi bilmesek de, muhabbetimiz tahkikden çok uzak da olsa, O’nun (s.a.v) ismi anılınca elini kalbine götürenlerin sayısı hiç az değildir. Belki o hareketin gerçekte “O kadar çok seviyorum ki, O’nun ismi anıldığında kalbimin yerinden çıkmaması için elimi göğsüme koyuyorum” demek olduğunu da bilmez ama o hareketi yapar insanımız.
Efendimiz’e olan muhabbetin en güzel göstergelerinden biri O’na salavat getirmek derler büyükler. Zaten Efendimiz’e salât ayet ile emirdir. Hatta bir büyüğümden dinlemiştim, o ayette çok büyük bir incelik var demişti, Allah o ayet ile Efendimiz’e salat etmemizi emrediyor ama biz salavat getirirken “Allahümme salli ala…” diyoruz, yani “Allah’ım sen salat ediver…”. Bu şekilde dua ederek salavatı hakkıyla biz yapamayız, Allah’ım sen yapıver diyoruz.
Hem millet olarak hem ümmet olarak her fırsatta Efendimiz’in anmak istemişiz. Örneğin camilerde sünnet namazı öncesinde, tesbihattan önce salavat getirilir. Cuma namazı öncesi çağrı Efendimiz’e salavat ile yapılıyor. Eskilerde sadece cuma namazı öncesi değil, birçok vesile ile minarelerden salavatlar okunurmuş. Kandil gecelerinde, Ramazan gecelerinde… Hatta bir ara akşam ezanı dışında her ezanın öncesinde veya sonrasında salâ okunduğu olmuş, salâlar özel makamlarla icra edilmiş. Türk dini musikî formlarından biri olan Temcid var mesela, Receb-i Şerif’in ilk gecesiyle başlayıp Ramazan-ı Şerif’in teravih kılınan ilk gecesine kadar yatsı namazının ardından, Ramazan-ı Şerif’te ise sahurdan sonra müezzinler tarafından halkın iştirakiyle minarelerden okunan… Temcid içinde de Efendimiz’e salavatlar getirilirmiş, diğer Peygamberler’in de isimleri sayılarak…
Şimdilerde sadece cuma salası kalmıştı ki son birkaç yıldır bazı şehirlerimizde cuma gecesi de (Arabî günler o günün ikindi vakti ile başlar, perşembe ikindi sonrası cuma günü girmiştir o yüzden cuma gecesi demek perşembeyi cumaya bağlayan gece demektir.) minarelerden salâ verilmeye başlanmış. Bazı şehirlerde olup bazılarında olmaması o yerin müftüsünün inisiyatifinde olduğunu gösteriyor.
Bilecik de bu güzel âdetin unutulduğu şehirlerden biri ne yazık ki, komşu şehrimiz Bursa bir iki yıldır bu uygulamayı tekrar başlatmış. Kıymetli müftümüz Necati Akkuş hocamız bu meseleye bir el atsa ne iyi olur, Efendimiz ile ilgili bir güzelliğin tekrar başlamasına vesile olarak çok büyük hayır dua alacaktır, inşallah bu yazı kendilerine ulaşırsa bu konuda bir çalışma başlatır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.