MERHUM ALİ ULVİ BEY'İN HATIRALARI YAKIN TARİHE IŞIK TUTUYOR
Kitap satın almayı okumaktan daha çok seven insanların sayısı hiç de az değil. Bendeniz de bunlardan biriyim. Arada kitap sitelerinde hangi eserler çok satılıyor, hangilerine okurlar ne yorum yapmış, yeni çıkan eserler hangileri, bakıyorum. Okuduklarım varsa onlarla ilgili yorumlar da ekliyorum. Dünya çapında kitap yorumlarının eklendiği bir site var, goodreads.com (goodreads Türkçe’de iyi okumalar demek). Her okuduğum kitapla ilgili o siteye de yorum yapmaya ve diğer okurların yorumlarını takip etmeye çalışıyorum.
Bu hafta bu şekilde yorumlarını paylaştığım bir kitap hakkında sizlere de bilgi vermek istiyorum.
Tavsiye edeceğim kitap birkaç yazımda kaynak olarak da kullandığım, aslında 4 cildden oluşan bir hatırat. Merhum Ali Ulvi Kurucu’nun Ertuğrul Düzdağ tarafından editörlüğü yapılan 4 cildlik harika hatıratı…
Merhum Üstad Ali Ulvi Kurucu’nun hayatı 1922 yılında Konya’da başlamış. Gençliğinde Kahire’ye gitmiş. Daha sonra vefatına kadar Medine’de mukim olmuş ve 3 Şubat 2002’de burada vefat etmiş. Hafız da olan merhum, hicretlerinin nedenini Altınoluk dergisine verdiği bir röportajında şöyle açıklamış: “Doğumum 1922. Hıfzımı pederden ikmal ettim. Sonra kıraat okudum. Kadirî Şeyhi Hafız Ali Efendi‘den kıraat okudum. Ondan sonra pederden ve amcamdan Sarf, Nahiv. Birkaç kere yakalandık, camide okuyoruz. Kara günler, felaketli günler acaib günler. Meyhaneci, kerhaneci, kumarhaneci serbest, oğluna Allah’ın kelamını okutan hoca hapisteydi. Bir gün polis geldi bizi ve pederi götürdü. Peder dedi ki “Oğlum benim aşkım sizi okutmak, seni ben Mısır’a göndereceğim, EI-Ezher’e” dedi. Aynen. Pasaportu aldık.”
Eserin birinci cildinde bu zorluklar, kendisi gibi âlim olan amcası, dedesi ve babası hakkında detaylı bilgiler yer alıyor.
Merhum Kurucu’nın hatıratı Cumhuriyet dönemi ve sonrasında ülkemizde yaşananları, bu dönemin öne çıkan isimlerini tanımak için biçilmiş kaftan. Merhum Kurucu şiir, musikî, hat gibi birçok İslâmî sanat dalına meraklı olduğu için aklımıza gelen hemen hemen tüm münevverlerle karşılaşmış. Kimler yok ki bu listede; Şeyhülislam Mustafa Sabri, Zâhid Kevserî, İhsan Efendi, Ali Yakup, Mustafa Runyun, Ladikli Ahmet Ağa, Abdurrahman Gürses Hocaefendi, Hafız Sami Efendi, Hafız Saadettin Kaynak, Bandırmalı Ali Efendi, Hasan Basri Çantay, Ali Fuad Başgil, Mahir İz, Nurettin Topçu, Filistin Müftüsü Emin el Hüseyni, Kenan Rifai, Celalettin Ökten, Sami Efendi, Mehmet Zaid Kotku… Liste bu kadar değil, daha birçok isim var. Bir de özellikle, görüşemediği ama gönülden sevdiği, şiirlerinde kendisine örnek aldığı, Safahat’ını zamanımızın Mesnevi’si olarak gördüğü Mehmed Akif’i saymak gerekir. Tüm ciltlerde Mehmed Akif ile ilgili hatıralara rastlıyoruz.
Kitap çok akıcı bir dille kaleme alınmış. Kitabın editörü Ertuğrul Düzdağ gerçekten çok başarılı bir iş çıkarmış. Ertuğrul Bey bu kitabı hazırlamak için uzun süre Medine’de Ali Ulvi Bey’in misafiri olmuş ve konuşmaları banda kaydetmiş. Dördüncü cildin önsözünde beşinci cilt için hazırlık aşamasında olduğunu ve gayret için dua istirhamını belirtmişti. Allah gayretini artırsın, inşallah bu cild de yakın zamanda çıkar.
Bu hatırat hem Cumhuriyet döneminde yaşanan zorlukları hem de o dönemin münevverlerini doğru şekilde tanımak için çok önemli bir kaynak eser. Ayrıca Medine’deki Ali Ulvi Kurucu merhumun kendisi de dahil peygamber aşıklarının hatıraları da çok kıymetli ve ilgi çekici.
Bu hatıratı hem kendiniz hem de eşe dosta hediye için almanızı tavsiye ediyorum. Bu vesile ile tüm okurlarımızın Ramazan-ı Şeriflerini tebrik ederim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.