EN KIYMETLİ GECE
Furkan suresinin 46. ayetinde “O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır” buyruluyor. Görüldüğü gibi gündüz insanların maişet peşinde koştuğu bir vakit olarak yaratılmış, gece ise insanın kendine döndüğü, dünya telaşesinden uzaklaştığı, dinlendiği bir zaman dilimi...
Duhân suresinin iki ve üçüncü ayetlerinde de şöyle buyruluyor: “Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübârek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız”. Bu ayette de, Kur’an-ı Kerîm’in geceleyin indirildiği ve bu gecenin de mübarek olduğunu bizlere söyleniyor. Demek ki gecenin gündüzden bir farkı var... Bu şekilde “mübarek” olarak kabul edilen ve kurumsallaşan beş gece var. Bunlar Mevlid Kandili, Regaib Kandili, Miraç Kandili, Berat Kandili ve Kadir Gecesi... Mevlid Kandili Rebülevvel ayında, diğer geceler ise mübarek üç aylarda kutlanırlar.
Geçtiğimiz cuma akşamı müslümanlar Efendimiz Hazretleri’nin doğum gününü yani Mevlid Kandili kutladılar. Malûmuâliniz, Efendimiz 12 Rebiülevvel Pazartesi günü sabaha karşı, imsaka yakın bir zamanda dünyaya teşrif etmişlerdi. Cuma günü Rebiülevvel’in 11’iydi diyenler olabilir, Arabî aylarda gün ikindi vakti ile döner, yani cuma ikindiden sonra Rebiülevvel’in 12’si olmuş olur. Bu nedenle Mevlid Kandili merasimleri o gece yapılır.
Sufilerin Mevlid Kandili ile ilgili söyledikleri çok ilgi çekicidir, şöyle derler “"Levlâke levlâk"ı hak bilen için bu geceden daha kıymetlisi yok”. Bu cümleyi son devir meşayihinden Sahaflar Şeyhi Muzaffer Özak hazretleri İrşad adlı eserinde şöyle anlatıyor: "Gecelerin en yücesi bu gecedir. Leyle-i Kadîr'den de yüksek ve alâ bu gecedir. Zira bu gece olmasa, bu geceyi şereflendiren zat vücud bulmasa, ne arz, ne kürsi, ne levhi-mahfuz, ne sidre, ne cennet, ne cehennem, ne gökler ve ne yer, ne arz, ne de insan vücuda gelirdi. Bu gece gelen zat hürmetine bunlar yaratıldı."
12 Rebiülevvel tarihi Efendimiz’in hayatında önemli bir yer tutar. Dünyayı teşrifleri 12 Rebiülevvel Pazartesi olduğu gibi, hayatı ile ilgili iki önemli hadise daha bu tarihte vuku bulmuştur.
Sakarya’daki ilk yazımızda bahsettiğimiz gibi Hicret hadisesi Muharrem ayında gerçekleşmemiştir. Hicret, Safer ayının sonlarında (26 Safer) başlayıp Rebiülevvel ayında biten bir yolculuktur. İşte Efendimiz ve beraberindekiler Medine’nin sağ tarafına düşen Kuba Köyü’ne 12 Rebiülevvel Pazartesi öğle vaktine yakın bir zamanda gelmişlerdir. Burada on küsür gece kalan Efendimiz bir mescit inşaa etmiş daha sonra Medine’nin merkezine geçmiştir.
Ve bir diğer 12 Rebiülevvel Pazartesi günü… Hicrî 11, miladî 632 yılı… Efendimiz, yine bir 12 Rebiülevvel’de, yine bir pazartesi günü, dilinde “Refîk-i A’lâ” sözü ile ahirete doğmuştur. Büyükler şöyle derler; “Nasıl biz 12 Rebiülevvel’de Efendimiz’in dünyaya doğumunu kutluyorsak, ahiret ahalisi de aynı tarihte Efendimiz’in ahirete doğumunu kutlarlar.”
Bu kıymetli gecenin, o gecede dünyayı şereflendiren Habibullah’ın muhterem validesinin ve Zat-ı Âlisi’nin hürmetine, inşallah şefaatlerine nail olanlardan oluruz…
twitter.com/mkinikoglu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.