PROTOKOLDE SİZ DE VAR MISINIZ?
Türkiye Cumhuriyetindeki hem siyasi, hem kamu idaresindeki yönetimin, devlet erkanının uyması gereken protokol kuralları bulunuyor. Bu kurallara uyması gereken kişilerin karakter itibariyle özleşmiyorsa zorlanacağı aşikar. Birçok detaylar bulunuyor. Lakin gerekli de...Sade bir vatandaş için çok önem taşımayan fakat devlet bünyesindeki liderlerimiz için son derece önemli olan bu kurallar bütününden bildiklerim kadarıyla bahsetmek istiyorum.
İnsanlığın yaşam alanları olarak sınıflandırdığımız, Özel Alan, Sosyal Alan ve Kurumsal Alanlardan oluşan bu üçlüde Özel alan(bu alana kişilik haklarımız giriyor), Sosyal Alan( Görgü nezaket kuralları geçerli), Kurumsal Alan da ise (Protokol kuralları) hitap ediyor. Bu çerçevede düşünecek olursak Protokol kuralları evrensel kurallara dayanıyor. O yüzden oldukça lüzumlu!
Gerek ilimizde, gerek Türkiye’mde ve daha geniş düşünürsek misafir olarak gittiğimiz yabancı ülkelere ve yine o ülkelerden gelen misafirler adına bu kaideler nezaket için gerekli. Bu bağlamda misafir ülke, ev sahibi ülkenin kurallarına uymak zorundadır.
Protokolün gerekliliği görgü, nezaket, zarafetin sağlanması için uygulanıyor. Hâl böyle olunca görüşmeler daha ciddi, tertipli!
Makamda davranışlar, tanıştırılma bu tür detaylara girecek olursak, Bazı kurumlardaki Makam odasındaki parçaların lüks eşyalardan oluşması, algı olarak lüks bulmamalıyız çünkü makam odaları için lüks değil bu bir gereklilik. Bu durum benim de hoşuma gitmese de, kuvvet ve güç temsili noktasında gereklilik olduğunu biliyorum. Makam masasına ölçülü ve mesafeli durulması gerekiyor. Makam sahibinin masa çizgisini geçen tek birim özel kalem. Bu bir kural!
Hiçbir makam bayraksız olmaz. Buna çok dikkat edelim! Devlet bayrağı sağ, kurumsal bayrak ise sol tarafta olmalıdır.
Yine önemli bulduğum iş yaşamında sıkça kullandığımız kelimelerimiz bulunuyor. Mesela telefonu açarken “Buyurun Efendim” kelimesi karşıdan gelecek tepkiyi kontrol altına aldığı için son derece önemleniyor. Telefonu açan, kapatma hakkına sahip. Bu da bir kural!
Günaydın sözcüğü ise, Gülümseme getirir.
Bayanlar için küçük bir tiyom var. Hanımlar adımlarınızı küçük küçük atmalı, dik durmalı,dik yürümelisiniz. Mümkün olduğunca dar açıda oturmalı, dizler birleşik olmalı. Ellerde obje yok ise birbirini tutmalı. Amacım sizi kalıba sokmak değil, gerektiği yerlerde uygulasanız durum kurtarmak için ideal hale girecektir.
Diplomatik görüşmelerde liderler mesajlarını vücut diliyle de verebilirler. Resimde gördüğünüz gibi çelmesini dışa kapatmak “ciddiye almıyorum, mutabık değiliz” manasına geliyor. Çelmeyi içe kapamak ise “fikirlerinize açığım” mesajı verilir.
Malum, algıları olgulara dönüştürmeye çok mahir olunan bir toplumuz. Bu yüzden kıyafetler seçimimizde son derece önemli. Hanımlarda tek renk giysi; resmi, 2 renk ise, yarı resmi, 3 renk ise sosyaldir imajı verir.
A protokolünün resmi makamlarda tercih etmesi gereken renk (siyah ve beyazdır). Kırmızı ve Bordo renk seçimi ile (baskıcı etki) verilebilir. Kahvenin etki gücü azdır. Bu yüzden otoriterinizi kullanmanızı gerektiğiniz ortamlarda kahverengi tercih etmeyin.
Yine protokol kuralı olarak bilinen “makam vermek” yanlış bir davranış olduğunu da duyuralım.
Asansöre ise önce bayan biner, en son inen yine bayan olur.
Yemeklerde de bir o kadar önemsenecek durumlar söz konusu. Çay içmenin bile 14 kuralı olduğuna göre dikkat edilmesi gereken konulardan birisi sanırım. Yemeğe gittiğimiz mekanda bayanlar garson ile konuşmamalılar. Masadaki yerimiz 70 cm olmalıdır. Kolların duruşu bileklerin sadece masaya gelmesi ile sınırlıdır. Dipnot olarak eklemek istediğim bir bilgi ise Avrupa’nın kürdan kullanılmasının yasakladığı gerçeği.
Protokol kuralları kadınlarda zarafeti, erkeklerde ise asaleti gösterir.
Son olarak benimde önemsediğim bir davranıştan ve kuralı olan bir uygulama ile bitirelim. Toka yapmanın çeşitleri olarak bilinen Ölü Balık dediğimiz (parmak uçları ile yapılan), şahin tutuşu dediğimiz (işaret parmağının bileğe dokunması ile yapılan) bunu genelde siyasetçiler uygular “seni tanıyorum manasında” toka yapmanın çeşitleri bulunuyor. Bu ayrıntıda ise Toka yapmak için ilk eli kadının vermesi gerektiği, erkek değil!
Adalet ve Kalkınma Partisi Bilecik İl Başkanlığı öncülüğünde düzenlenen Siyaset Akademisine katılarak edindiğim bu ve yazamadığım birçok kuralları derslerimize giren Sayın Yasemin Tecimer bize öğretti. Her kesime hitap etmese de bu bilgileri paylaşmayı hissettim. Hocamız Tecimer’e saygılarımı sunuyor, bize katkıları için teşekkür ediyorum.
BEN VARIM!
Her Salı yazan gazetemiz yazarlarından Ali Erdal geçtiğimiz salı, köşesinde kaleme almış olduğu “ARANIYOR” başlığında şu ifadelere yer verdi. “Bir toplantı olur. Karar almak için kimseden fikir çıkmaz. Herkes ilk görüşü başkasından bekler. Fikir ortaya çıkarsa mizaca göre itiraz edenlerin ve kabul edenlerin iyi kötü karar ortaya çıkar” yazısı en can alıcı kısmında dikkat ettiğim tespiti çok doğru olarak değerlendiriyor ve bu yaklaşım ile bir çok insanın davrandığını bende görenlerde nim. Günümüzün özgür, demokratik alanlarına pek yakışmayan bu düşünce sisteminin yerine, artık kendi fikirlerimize saygı duyan, güven duyan, özgüvenimizin farkında olan bireyler olup, hatta YETİŞTİRİLMELİ.
Comenius programı çerçevesinde 9 ülkeden gelen yabancı öğrenciler Bilecik’teki ailelerin evlerinde misafir edildiğini hatırlarsınız. Çocuklarla konuşma fırsatı bulduğumda, Nasıl iletişim kurabiliyormusunuz? sorum üzerine öğrenci bana söyle dedi.
-”Evet, onlarla konuşunca kendimi birşey sanıyorum, alemin, öğretmenlerimin yanında özgüvenim geliyor”dedi. Evet ifadedende anlaşılacağı üzere ÇOCUKLARIMIZDA ÖZGÜVEN EKSİK. Sen ingilizce konuşsanda konuşmasanda zaten birşeysin. Değerlisin! bunu çocuk bilmeli...
Bu çocuklara eğitim camiasında özgüven aşılanmazsa sonunda her ortamdan uzaklamış, fikir üretmeyen nesil olacakları ve varolduklarını da zaten günümüzde görüyoruz. Oysa gelişmiş bir düşünce, şuur ile bireyleri devlet yönetimine, milletine katkı sağlayan fertler olmanın farkına varmalıyız. Aksi takdirde bugüne değin süren bu eziklik duygusu gençlerimizi yani geleceğimizi de içine çekip yeterli donanımda olmayan insanlara makam ve mevkileri bırakarak idareyi basite indirmiş olabiliriz. Ufku geniş insanların ön saflarda durması ve görevler üstlenmeli, fikirlerini ortaya koymalılar. Durmaması halinde mutlaka o boşluğu dolduracak olan kişiler çıkacaktır. Bazen risk almak hayati önem taşır. Ülke için bu önem verilmelidir ve Ali Bey’in bu çağrısına kulak tıkamayalım...
Gençler! Ben Varım demekten korkmayın, siz varsanız Türkiye var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.