Bahattin Şeker milletvekili aday adaylığına müracaat etmeden önce MHP’yi yakından tanıyan bir dostuma, Bilecik gibi kendisini kabul etmeye hazır ve seçimi de kazanabileceği bir yerden aday olmak varken neden Eskişehir’den aday olmak için ısrarcı oluyor diye sormuştum. Şeker’in “Bilecik siyasetinde yokum…” dediği zamanlarda sorduğum soruya dostum, Şeker’in gönlünde “Genel Başkan Yardımcılığı” yattığını ve Bilecik Milletvekili olarak bu amaca ulaşmasının zor olduğunu, onun için Bilecik’e sırtını dönüp Eskişehir Milletvekilliği için uğraştığını söylemişti.

Ben buna ihtimal vermediğim için yazmadım. Çünkü bana sorarsanız, parti içerisinde ne kadar güçlü ve tesirli iseniz bu tür makamlara o kadar kolay ulaşırsınız. Şeker’in elbette Eskişehir milletvekili olması elini kolaylaştıracak bir etken, ancak, partisini Bilecik’te ikinci sıraya yerleştirmesi ve birinci sıra için de kıyasıya bir rekabete girebileceği Bilecik yerine Eskişehir’den milletvekilliğini zorlaması daha büyük bir risk değil mi?..

Şeker’in “Bilecik siyasetinde yokum…” dedikten sonra Eskişehir ihtimalini sonuna kadar zorladığını, ancak Bahçeli’nin Eskişehir kapısını Şeker’e kapadığını ve Bilecik’i işaret ettiğini kamuoyundaki konuşulanlardan öğrendik.

Acaba Bahçeli’nin Bilecik’i göstermesi ile, Şeker’in “Bilecik siyasetinde yokum ama partimin emrindeyim” beyanı aynı tarihlere mi denk geliyor?..

“Ses veren yok...” başlığıyla yayınlanan ve Şeker’in Bilecik Milletvekili aday adaylığını konu edindiğimiz yazımızda, Bilecik teşkilatınca Ankara’ya kadar gidilerek hem Şeker’le hem de genel merkezle görüşülüp “Şeker’i Bilecik’ten milletvekili adayı görmek istiyoruz” denildiğini, bundan bir hafta sonra da basının önünde “Bilecik teşkilatı olarak milletvekili adayımız Şeker’dir…” denildiğini, buna rağmen Şeker’in hala bu konu ile ilgili bir açıklama yapmadığını, bunun da garip bir durum olduğunu yazmıştık.

Şeker kamuoyunda çokça konuşulan ve tartışılan bu yazımızdan sonra da bir açıklama yapmamıştı.

Şeker açıklama yapmak için MHP Kongresinin yapılmasını beklemiş olabilir mi?

Nitekim Sakarya’nın kongreden sonra hem internetten hem de gazeteden verdiği haberden sonra, bir anlam veremediğimiz uzun süreli suskunluğunu bozan Şeker, bir haber ajansına değerlendirme yaparak partinin MYK listesinde bulunmaması ile ilgili söylenecek bir şey olmadığını, Haziran seçimleri için ise aday adayı olduğunu belirterek “Daha kimin aday olduğu belli değil. Belki aday da yapmazlar belli mi olur. Kimin ne olduğu 15 gün sonra belli olacak. Bu 15 günde daha ne sular geçer bunun altından. Genel Başkanımız ile bu konu hakkında daha konuşmadık.” Dedi.

Kongrelerden beri neredeyse hiç konuşmayan, aday adayı olduğu zaman bile bir açıklama yapmayan Şeker’in MYK’ya seçilmediğinin haber olmasından hemen sonra konuşması, konuşmak için bir şey beklediğini göstermiyor mu?

2009 seçimlerinde Ak Parti’den Bozüyük Belediye Başkanlığına aday adayı olan ve bu sebeple MHP’de biraz istenmeyen adam konumuna gelen Hüseyin Arabacı’nın ve daha iki ay önce il kongresinde, kongre salonunda bulunmasına rağmen delegelere alkışlatmanın bile çok görüldüğü Hüseyin Şensoy’un da milletvekilliği için aday adayı olmasına o dönem kamuoyunca bir anlam verilememişti.

Zira il teşkilatının tamamının açık açık milletvekili adayı olarak Şeker’i görmek istediklerini söylemeleri ile birinci sıranın Şeker’e ayrıldığı ve ikinci sıra için daha zayıf bir profilin aday yapılacağı konuşulmaktaydı.

Demek bizim de bilmediğimiz, ancak parti içinde kulaktan kulağa fısıldanan başka hesaplar da varmış.

Şensoy ve Arabacı’nın da aday adayı olduğu yarışta milletvekili adaylarının belirlenmesine iki hafta gibi kısa bir süre kala Şeker’in bırakın genel başkan yardımcılığını, MYK’ya bile girememesi ve “15 günde daha ne sular geçen bunun altından” sitemlerini bir arada değerlendirdiğimizde, Şeker için dairenin tamamlandığını ve işin en sonunda, Şeker’in en baştaki “Bilecik siyasetinde yokum…” söylemine geri dönüldüğünü söyleyebilir miyiz?..

Bunun cevabı için sadece iki hafta daha bekleyeceğiz…