Cumadan Gönüllere

Cumadan Gönüllere

VEDA HACCI; HZ. PEYGAMBER (sav)’İN HAC GÜNLÜĞÜ

VEDA HACCI; HZ. PEYGAMBER (sav)’İN HAC GÜNLÜĞÜ

İlk haccı hicretin dokuzuncu yılında Hz. Ebû Bekir’in emirliğinde yaptıran Hz. Peygamber, ertesi yıl ashâbıyla birlikte haccetti. Hayatının son senesinde yaptığı ve tahminen yüz bin Müslüman’ın katıldığı bu hac, bazı kaynaklarda “Haccetü’l-İslâm” (İslâm haccı) bazılarında ise “Haccetü’l-belâğ” (Tebliğ haccı) olarak zikredilmektedir. Bu yazıda, birçok hadis ve tarih kitabında dağınık olarak anlatılan Peygamberimizin haccı, ilgili rivayetlerin derlenmesiyle büyük tarihçi Vâkıdî’nin tespitlerine dayanılarak “Hac Günlüğü” şeklinde verilecektir.

24 Zilkâde Cuma/Medine

Medine’de hicretin onuncu senesiydi. Zilkâde ayı girince Allah Resûlü hac için hazırlığa başladı. Halka da hacca hazırlanmalarını emretti.Resûlullah (sav), hac yapacağını insanlara duyurdu. Halka, hac görevlerini, ihram hakkında gerekli bilgileri ve uyulması gereken kuralları, kısaca haccın sünnetlerini öğretti. Medine havalisinden bunu duyanlar da Hz. Peygamber ile birlikte hac yapmak için Medine’ye geldiler.

25 Zilkâde Cumartesi/Medine-Zülhuleyfe

Öğle namazını dört rekât kıldırdıktan sonra, saçlarını yağlayıp taradı, güzel kokular süründü, ihram olarak altına izârını, üstüne de ridâsını giydi. Öğle ile ikindi arasında Medine’den ayrıldı. Medine’den çıkıp, dokuz kilometre mesafedeki Zülhuleyfe’ye varınca ikindi namazını seferî olması sebebiyle iki rekât olarak kıldırdı. Akşam ve yatsıyı da orada kıldı. Çevreden gelecek ashâbının toparlanması için geceyi orada geçirdi.

26 Zilkâde Pazar/Zülhuleyfe-Seyyâle

Sabah namazını kıldı. İhrama girmek isteyince tekrar gusletti.Öğle namazını Zülhuleyfe’de kıldıktan sonra kurbanlık bir deve getirilmesini istedi.Ardından bineceği devesi Kasvâ da getirildi. Beydâ denilen düzlüğe varınca, hac niyetiyle telbiye getirdi. Sonra ashâbının da işitmesi için sesini yükselterek şu şekilde telbiyegetirdi:“LebbeykAllâhümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk! İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk. Lâ şerîkelek!” (Buyur Allah’ım buyur! Emrindeyim buyur! Senin hiçbir ortağın yoktur. Allah’ım buyur! Hamd sana mahsustur. Nimet de senin, mülk de senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur.)

Melel'den (41 km.) sonra, Seyyâle tepesine vardı. Akşam yemeğini yiyip akşam ve yatsı namazlarını burada kıldı.

27 Zilkâde Pazartesi/Irku’z-zubye-Ravhâ

Sabah namazını Irku’z-zubye’de (71 km.) kıldı. Sonra az ilerideki Ravhâ’ya (74 km.) vardı.

Ravhâ’ya geldiklerinde sahâbeden bazıları, bir avcının yaraladığı anlaşılan ayağı kırılmış bir yaban merkebi gördüler. Durumu gelip Resûlullah’a haber verdiler. O (sav), “Bırakın onu! Çünkü sahibinin gelme ihtimali var.” buyurdu.Biraz sonra Behz kabilesinden bir adam gelip ona sahip çıktı. Adam (yenilmesi helâl olan bu av hayvanını) Resûlullah’a hediye etti. Bunun üzerine Peygamber (sav), Hz. Ebû Bekir’e onu arkadaşları arasında taksim etmesini emretti.

Avcı, ihramlı olmadığı ve ihramlılar da yardım etmediği için onların bu avdan yemeleri helâl idi.Ravhâ’danMunsaraf"a geçen Resûl-i Ekrem, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını kılıp akşam yemeğini burada yedi.

28 Zilkâde Salı/Üsâye-Arc-LahyeyCemel

Sonra yollarına devam ettiler. Ruveyse (97 km.) ile Arc (113 km.) arasındaki Üsâye’ye (110 km.) geldiler. Sabah namazını burada kıldılar.Biraz daha ilerleyerek Arc mevkiine (113 km.) geldiler ve burada konakladılar. Peygamber Efendimiz, Hz. Âişe ve ablası Esmâ, birlikte oturdular. LahyeyCemel’e varınca ihramlı olduğu hâlde Hz. Peygamber, başının ortasından hacamat yaptırdı.

29 Zilkâde Çarşamba/Sukyâ

Hedefleri Beytullah, rehberleri Resûlullah olan bu bahtiyar hac kafilesi, Sukyâ’ya ulaştı. Akşam çölde Zilhicce hilâlini gördüler.

1 Zilhicce Perşembe/Ebvâ

Sabahleyin Ebvâ’ya (190 km.) vardıklarında yahut Veddan’da bulunduğu sırada, Sa’b b. Cessâme Hz. Peygamber’e bir yaban merkebi eti hediye etti,ancak o bunu geri çevirdi. Yüz ifadesinden onun gücendiğini anlayınca da, “Biz bunu, sadece ihramlı olduğumuz (dolayısıyla av eti yiyemeyeceğimiz) için sana iade ediyoruz.” buyurdu.

2 Zilhicce Cuma/Cuhfe

Allah Resûlü, Mekke’ye yüz seksen yedi kilometre mesafedeki Cuhfe’ye ulaştı ve orada ihrama girilen yerde namaz kıldı.

3 Zilhicce Cumartesi/Kudeyd

Kudeyd’e (Mekke’ye 120 km.) vardı, MuşellelMescidi’nde namaz kıldı. Resûlullah (sav) kurbanlık hayvanlarını “Kudeyd” denilen bu yerden satın aldı.

4 Zilhicce Pazar/Usfân-Gamîm

Sonra Usfân vadisine (Mekke’ye 80 km.) vardılar. Allah Resûlü, Ebû Bekir’e, oranın hangi vadi olduğunu sordu. Ebû Bekir, “Usfân vadisidir.” dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz, “Altlarında aba, üstlerinde alacalı kumaşlara bürünmüş vaziyette Hz. Hud ve Hz. Salih, yularları hurma lifinden iki kızıl genç deveyle Beyt-i Atîk’i haccetmek üzere telbiye getirerek buradan geçmişlerdi.” buyurdu. Usfân’dan sonra da Gamîm’e (Mekke’ye 65 km.) vardılar.

5 Zilhicce Pazartesi/Merruzzahrân-Zîtuvâ-Mekke

Gün batımında Merruzzahrân’a (Mekke’ye 28 km.) geldiler. Ancak Mekke’ye varıncaya kadar akşam namazını kılmadılar.

Daha sonra Serif’e (Mekke"ye 12 km.) ulaştılar. Burada Hz. Âişe âdet görmüş ve bundan dolayı ağlamıştı. Allah Resûlü de onu teselli ederek, “Bu, Allah’ın, Âdem’in kızlarına takdir buyurduğu bir yazgıdır. Sen hacıların yaptığını yap. Yalnız temizleninceye kadar Beyt’i tavaf etme!” buyurdu. Peygamber (sav) geceyi Mekke’deki Zîtuvâ mevkiinde Küda ile Kedâ arasındaki Seniyyeteyn’de geçirdi.

6 Zilhicce Salı/Mekke

Sabah namazını Zîtuvâ’da kılıp guslettikten sonra hareket etti. Mekke’ye Bathâ’dakiKedâ denilen yukarı vadi (bugünkü Ma’lâ) yolundan girdi. Peygamber (sav) Mescid-i Harâm’a geldiğinde ilk önce abdest aldı. Sonra Hacerülesved’i selâmlayarak Kâbe’yi tavaf etmeye başladı. Tavafın ilk üç şavtını (turunu) koşar gibi, dört şavtını ise yürüyerek yaptı. Rükn-i Yemânî ile Hacerülesved arasında şu duayı okudu: “Rabbenââtinafi"d-dünyâhaseneten ve fi’l-âhıretihaseneten ve kınâazâbe’n-nâr!”(Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru!)

Kâbe etrafında yedi şavtlık tavafını tamamladıktan sonra İbrâhim (as) Makamı’na vararak, “İbrâhim’in Makamı’nı namazgâh edinin!” âyetini okudu. Makamı, kendisiyle Beyt-i Şerîf arasına aldı. Orada kıldığı iki rekât namazda İhlâs ile Kâfirûnsûrelerini okudu.

Sonra dönerek Hacerülesved’i tekrar selâmladı ve Safâ kapısından Safâ tepesine çıktı. Safâ’ya yaklaşınca, “Safâ ve Merve, Allah’ın koyduğu nişanlardandır...” âyetini okudu ve “Allah’ın başladığından başlıyorum.” diyerek Safâ’dan başladı.

Safâ tepesinin üzerine çıkıp Beyt-i Şerîf’i görünce kıbleye döndü ve şöyle buyurdu: “Allâhü ekber! Lâ ilâhe illâllâhüvahdehû lâ şerîke leh! Lehü’l-mülkü ve lehü"l-hamdü ve hüve alâ külli şey'inkadîr. Lâ ilâhe illâllâhüvahdeh!Encezeva’deh ve nasaraabdeh ve hezeme’l-ahzâbevahdeh!” (Tek bir Allah’tan başka ilâh yoktur. O’nun ortağı yoktur. Mülk de O’nundur, hamd de O’na mahsustur. O, her şeye kadirdir! Bir tek Allah’tan başka ilâh yoktur. Vaadini yerine getirdi, kulunu muzaffer kıldı. Tek başına birleşik düşman ordularını bozguna uğrattı.)

Bu kısımda başka dualar da etti ve söylediklerini üç defa tekrarladı. Sonra Merve’ye doğru yürüdü. (Safâ ile Merve arasındaki) vadinin ortasına indiği vakit (bugünkü iki yeşil direk arasında) hızlıca yürüdü. Vadiden çıkınca normal yürüyüşüne devam etti. Nihayet Merve’ye geldi. Merve tepesinde de Safâ’da yaptığı gibi hareket etti.

Hz. Peygamber bu tavaf ve sa’yinden sonra ihramdan çıkmadı. Haccını bitirip bayram günü kurbanını kesinceye kadar ihram yasaklarından olan hiçbir şeyi yapmadı. Kurbanlarını getiren kimseler de Resûlullah’ın yaptığı gibi yaptılar. Yani hac vazifelerini tamamlayıncaya kadar ihramdan çıkmadılar.

7 Zilhicce Çarşamba/Hacûn-Ebtah-Bathâ-Muhassab

Tavaf ve sa’ydan sonra Hz. Peygamber hacca niyet ederek Mekke’nin üst tarafındaki Hacûn mevkiinde konakladı. Yaptığı tavaftan sonra, artık ta Arafat’tan dönünceye kadar Kâbe’ye bir daha yaklaşmadı. Ashâbına, Beyt’i tavaf etmelerini, Safâ ile Merve arasında sa’y etmelerini, sonra da saçlarını kısaltmalarını, bundan sonra da ihramdan çıkmalarını emretti. Peygamber’in bu emri, beraberinde kurbanlığı bulunmayan kimseler içindi.

Mekke civarında ikamet ettiği bu günlerde, Müslümanların konakladıkları yer olan o gün itibariyle Mekke dışındaki Ebtah/Bathâ/Muhassab denilen yerde çadırını kurdurdu ve orada konakladı. Bu süre içinde namazları ikişer rekât kıldı. Ashâbına çok düşkün olan Rahmet Elçisi, onlarla birlikte, açık arazide, basit bir çadırın içinde kalmayı tercih etti. Hemen Kâbe’nin yanı başında evi olan amcasının kızı ÜmmüHânî’nin Mekke’deki evlerde kalması yönündeki davetini dahi kabul etmedi ve halkın arasından ayrılmadı.

8 Zilhicce Perşembe/Ebtah-Mina-Nemire

Zilhiccenin sekizinci günü olan terviye günü gelince Mina’ya doğru hareket etti ve herkes yeniden hacca niyetlendi. Resûlullah (sav) hayvanına bindi. Mina’da öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını kıldı.

9 Zilhicce Cuma/Nemire-Arafat-Müzdelife

Resûlullah (sav) arefe günü sabah namazını kılınca güneş doğuncaya kadar durdu. Ve kendisi için Nemire denilen yere bir çadır kurulmasını emir buyurdu. Mina’dan Arafat’a hareket etti. Ashâbıile beraber Mina’dan Arafat’a kuşluk vakti geçti. Kimi telbiye, kimi de tekbir getiriyordu. Arafat bölgesine gelince, Nemire denilen yerde kendisi için hazırlanan çadırda konakladı. Güneş batıya doğru kayınca, Kasvâ isimli devesiyle vadinin ortasına geldi ve orada insanlara hitap etti. Öğle namazı vakti olunca Bilâl ezan okudu ve kâmet getirdi. Resûlullah (sav) öğle sıcağında önce öğle namazını kıldırdı. Sonra tekrar kâmet getirdi, ikindi namazını kıldırdı ve ikisi arasında başka namaz kılmadı. Sonra Arafat’ta kızıl bir devenin üzengileri üzerinde ayağa kalkmış olduğu hâlde tekrar halka hitap etti. Hutbesinde şöyle buyurdu: “(Ey insanlar!) Bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (arefe) gününüz nasıl saygın ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız (şeref ve haysiyetiniz )da aynı şekilde saygındır (dokunulmazdır)…”

Arafat’ta Necidliler gelip hac hakkında sorular sorduklarında Resûlullah (sav) bir şahsa şöyle ilân ettirdi: “Hac, Arafat"(ta bulunmak)tır. Kim, Müzdelife gecesinde sabah namazından önce Arafat’a gelirse hacca yetişmiş sayılır. Bundan sonra hayvanına binerek vakfe yaptığı Rahmet dağının eteklerine vardı. Devesi Kasvâ’nın göğsünü kayalara çevirdi. Yayaların toplandığı yeri önüne aldı ve kıbleye döndü. Artık güneş kavuşuncaya kadar Arafat’ta vakfe yaptı. “Duaların en faziletlisi, arefe günü yapılandır.” buyuran Allah Resûlü, Arafat akşamı vakfe yerinde şöyle dua etti: “Allah’ım, senin buyurduğun gibi ve bizim söylediğimizden daha hayırlı biçimde hamd sana mahsustur. Allah’ım! Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm senin içindir. Dönüşüm de sanadır. Yâ Rabbi, ardımdan bütün varlığım sana kalacaktır. Allah’ım kabir azabından, gönül vesvesesinden ve işlerin dağılıp karmaşık hâle gelmesinden sana sığınırım. Allah’ım rüzgârın getireceği kötülüklerden sana sığınırım."

Vakfe esnasında şöyle buyurdu: “Burası Arafat’tır, burası vakfe yapılacak yerdir. Arafat bölgesinin tamamı vakfe yeridir.” Sonra güneş batıp da tamamen kaybolduğunda oradan ayrılmak için hareket etti. Üsâme b. Zeyd’i devesinin arkasına aldı. Müzdelife’ye doğru hareket etti. Müzdelife’ye varınca orada akşamla yatsı namazlarını bir ezan ve iki kâmetle peş peşe kıldırdı. Aralarında hiçbir nafile namaz kılmadı. Sonra Resûlullah (sav) fecre kadar uzanıp istirahat etti.

O gece ay batınca, ailesinden zayıf ve güçsüz olanlara —şeytan taşlamada izdihamda kalmasınlar diye— sabah olmadan Mina’ya gitmelerine izin verdi.

10 Zilhicce Cumartesi/Müzdelife-Mina-Mekke

Sabahleyin namazını kıldı. Sonra Kasvâ’ya binerek Meş’ar-i Harâm’a, “Kuzâh” denilen yere geldi. Orada vakfe yaptı ve şöyle buyurdu: “Burası Kuzâh"tır ve vakfe yapılacak yerdir. Buranın (Müzdelife"nin) tamamı vakfe yapılacak yerdir.” Kıbleye karşı dönerek tekbir, tehlil ve kelime-i tevhid ifadeleriyle Allah’a dua etti. Ve ortalık iyice aydınlanıncaya kadar vakfeye devam etti. Sonra güneş doğmadan yola koyuldu.

Resûlullah (sav) Akabe sabahı (Akabe cemresine taş atılacak olan bayramın ilk günü sabahı) devesinin üzerinde iken İbn Abbâs’a seslenerek, “Benim için çakıl taşları topla.” buyurdu. Bunun üzerine İbn Abbâs, onun için parmaklarıyla fırlatılacak büyüklükte yedi tane çakıl taşı topladı. Allah Resûlü, taşları avucunda hareket ettirerek şöyle buyurdu: “Bunlar gibi (küçük taşlar) atın.” Fadl b. Abbâs’ı devesinin arkasına aldı, şeytan taşlama yerine gelerek taş attı.

Bayramın ilk günü cemreler arasında durdu. Sonra orada bulunanlara hitap etti. Bilâhare kurban yerine giderek develerini kendi eliyle boğazladı. Sonra bıçağı Hz. Ali’ye verdi. Geri kalan develeri de o boğazladı. Ve Hz. Ali’yi kurbanına ortak etti. Sonra her deveden bir parça alınmasını emir buyurdu. Bunlar bir çömleğe konarak pişirildi. İkisi de develerin etinden yiyip, çorbasından içtiler.

Ayrıca Resûlullah (sav) Kurban Bayramı’nın ilk günü Mina’da, eşleri adına da sığır kurban etmişti.Kurban kesme işini tamamlayınca başını tıraş ettirdi. Sonra ashâbına yine bir hutbe irad etti. Bu hutbesinde, “Hacdaki görevlerinizi (beni izleyerek) öğrenin! Çünkü bilmiyorum, belki de bu haccımdan sonra bir daha haccedemem.” diyerek âdeta onlarla vedalaştı. “İşte burası kurban kesme yeridir. Mina"nın tamamı kurban kesme yeridir.” buyurdu. Hutbesini yine Rebîa b. Ümeyye yüksek sesle tekrarlayarak insanlara duyurmaktaydı. Ondan sonra Resûlullah (sav) oradan ayrılarak Beyt-i Şerîf"e gitti.

Peygamber (sav) Beyt-i Şerîf"i ve Safâ ile Merve arasını, devesi üzerinde tavaf ve say etti. Bu şekilde yüksekte bulunması, her tarafı dolduran halkın kendini görmesi ve soru sorabilmesi içindi. Hatta Hacerülesved’i de deve üzerinden tekbir getirerek elindeki “mihcen” denilen değnek ile selâmladı. Tekrar Mina’ya döndü ve öğle namazını Mina’da kıldı.

11 Zilhicce Pazar/Mina-Cemerât-Mekke

Hz. Peygamber, ertesi gün şeytan taşlamak üzere, cemrelere gitti. Mescid-i Hayf tarafındaki ilk cemreden başladı. Her biri için tekbir getirerek tek tek yedi taş attı. Oradan önündeki cemreyi geçip ilerledi, kıbleye yönelerek ellerini kaldırıp, uzun uzun dua etti. Sonra orta cemreye geldi ve aynı şekilde ona da taş attı. Vadinin sol tarafına doğru biraz ilerledi ve tekrar durup kıbleye yönelerek ellerini kaldırdı ve yine evvelki gibi uzunca bir dua daha yaptı. Oradan üçüncü cemre olan Akabe cemresine geldi. Beyt’i soluna, Mina’yı sağına alarak aynı şekilde yedi taş daha attı.

12 Zilhicce Pazartesi/Mina

Hz. Peygamber, yukarıda zikredilen hac görevlerini ilk iki güne sıkıştırarak acele etmeyip üç günlük teşrik tekbirleri günlerine tehir etti ve kalan cemrelerin taşlanmasını da tamamladı.

Peygamber (sav) Mina’da iken Kurban Bayramı’nın üçüncü günü, şöyle buyurdu: “Biz yarın inşallah Kinâneoğulları semtine ineceğiz. Bir zamanlar orada Kureyş ile Kinâneoğulları küfür üzere anlaşmışlardı.” Zührî der ki: “Bu anlaşma, Kinâneoğulları’nın Kureyş ile Hâşimoğulları hakkında onlarla evlenmemek, onlarla alışveriş yapmamak ve onları barındırmamak üzere yaptıkları anlaşmadır.”

13 Zilhicce Salı/Mina-Muhassab

Salı günü öğleden sonra Muhassab/Ebtâh/Kinâneoğulları semtine geldi ve Ebû Râfi"in çadırı oraya kurduğunu görünce inip orada konakladı. Aslında Allah Resûlü ona burada çadır kurmasını emretmemişti, fakat Allah’tan bir tevafuk sonucunda böyle oldu.Öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını orada kıldı ve bir müddet uyudu. Gece bineğiyle Mekke’ye gitti ve tavafını yaptı.

“İnsanlar hem umre hem de hac yaparak evlerine dönüyorlar. Oysa ben sadece haccedebildim.” diyerek üzüntüsünü dile getiren Hz. Âişe’nin, kardeşi Abdurrahman ile birlikteTen’îm"e gidip ihrama girmek suretiyle yarım kalan umresini tamamlamasını sağladı.

14 Zilhicce Çarşamba/Mekke

Resûlullah, sahâbîleri için hareket duyurusunu yaptırdı. Ashâbıyla birlikte sabah namazından evvel gelip Beyt’i tavaf etti. Sonra da Medine’ye yöneldi. Medine’ye dönüşte Kudâ denilen aşağı vadi yolundan çıktı.

15-21 Zilhicce Perşembe-Çarşamba/Mekke-Zülhuleyfe

Allah Resûlü, hac vazifesini tamamladıktan sonra bir hafta sürecek olan dönüş yolunda da aynı güzergâhı takip etti. Kaynaklar dönüş yolculuğuyla ilgili detayları vermemekte, sadece Medine’ye varışı ve girişi anlatmakla yetinmektedir. Buna göre Mekke’den dönüşünde âdeti olduğu üzere Allah ResûlüZülhuleyfe’de kaldı ve geceyi orada geçirdi.

22 Zilhicce Perşembe/Medine

Sabah olunca Muarris yolundan Medine’ye her zamanki gibi tekbir getirerek, hamd ve senâ ile dualar ederek girdi. Mescide varınca devesini mescidinin önünde çöktürdü, önce mescide girip orada iki rekât namaz kıldı, sonra da evine girdi.

Rahmet Elçisi’nin Arafat hutbesinde, “Belki de bu haccımdan sonra bir daha haccedemem.” buyurması ve iki üç ay sonra vefat etmesi sebebiyle tarihe “Veda Haccı” olarak geçen bu mukaddes yolculuğu böylece sona erdi. O, bu haccıyla kendisine inen vahyi tebliğ etti, emaneti yerine getirdi ve ashâbına her zamanki gibi içten davrandı. Yüz bin kişilik ashâbı da buna şahitti. Arafat’ta inen şu âyet-i kerime de bunu teyit etti: “Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’dan razı oldum.”(Maide, 3) Ve Allah Resûlü, bu ilk ve son haccından birkaç ay sonra dünyaya veda etti.

KAYNAK: HADİSLERLE İSLAM

HİSSEMİZE DÜŞENLER

İlk hac emiri Hz. Ebu Bekir dir.Peygamber’imiz (sav) bu hacca katılmamıştır.

Peygamberimiz (sav) hayatında bir defa hac yapmıştır.

Peygamberimiz hac esnasında önemli hutbeler (veda hutbesi dahil) irad ederek İslamın temel ilkelerini açıklamıştır

GÜNÜN AYETİ:

Gerçek şu ki, insanlar için yapılmış olan ilk ev, âlemlere bir hidayet ve bir bereket kaynağı olan Mekke’deki evdir.Orada apaçık deliller, İbrâhim’in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.(Ali imran,96-97)

GÜNÜN HADİSİ:

‘‘Haccedenler ve umre yapanlar Allah'ın elçileri, misafirleridir. Kendisine dua ederlerse dualarına icabet eder, O'ndan bağışlanma dilerlerse onları bağışlar.’’

(İbn Mâce, Menasik, 5. No: 2892. II, 966.)

GÜNÜN DUASI:

“Allah’ım kabir azabından, gönül vesvesesinden ve işlerin dağılıp karmaşık hâle gelmesinden sana sığınırım. Allah’ım rüzgârın getireceği kötülüklerden sana sığınırım.”

BİR SORU & BİR CEVAP

SORU : Hac kimlere farzdır?

CEVAP: Hac, İslâm’ın beş temel esasından biri olup bedenî ve malî yönü olan bir ibadettir. Sağlık, servet ve yol emniyeti yönünden haccetme imkânına sahip (Kâsânî, Bedâi‘, 2/120), hür, (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, 3/354 [14868]) akıl sağlığı yerinde ve büluğ çağına erişmiş Müslümanlara farzdır (Merğinânî, el-Hidâye, 1/132; Kâsânî, Bedâi‘, 2/120; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/453-454). Bu şartları taşıyan kişinin, imkân elde edince, geciktirmeden bu farzı yerine getirmesi gerekir. Hayatında bir defa hac yapmış olan Müslümanın bir daha haccetmesi gerekmez (Müslim, Hac, 412 [1337]); ancak nâfile olarak hac yapabilir (Ebû Dâvûd, Menâsik, 1 [1721]; İbn Mâce, Menâsik, 2 [2886]). Günümüzdeki kota sınırlamaları sebebiyle müracaat ettiği hâlde kurada ismi çıkmadığı için hacca gidemeden ölen kimseler, hacca gitmeye imkân bulamadığı için borçlu olarak ölmüş olmaz.

Kendisine hac farz olan kimsenin, haccını bizzat eda etmekle yükümlü olması için sağlıklı olması, tutukluluk veya yurt dışına çıkma yasağı gibi bir engelinin bulunmaması ve yolun güvenli olması şarttır (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/141). Hac yolculuğuna katlanamayacak, ya da fiilen haccedemeyecek derecede hasta olanlar ile yaşlılar, hac kendilerine farz olsa bile, eda ile yükümlü değildirler. Bu durumda olanlar şartları oluştuğu takdirde bizzat haccederler. Eğer şartlar oluşmazsa kendi yerlerine bedel göndererek hac yaptırırlar (Merğinânî, el-Hidâye, 2/482). Hacca yazılıp da kurada ismi çıkmayan veya yurt dışına çıkışla ilgili başka engellerden dolayı gidemeyen kişiler için bu da bir mazerettir.

KAYNAK: Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları

Hazırlayan : Ahmet ŞİMŞEK Cezaevi Vaizi

Bu yazı toplam 287 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cumadan Gönüllere Arşivi
SON YAZILAR