Hicri 1436 yılının Ramazan Bayramı da (aslında doğru ismi Fıtr Bayramı’dır) geldi geçti… Bir dahaki seneye inşallah sağlıklı şekilde erişmek nasip olur.

Her bayramda yapmaya çalıştığımız gibi bu bayramda da mâaile sıla-i rahim için memleketimize geldik. Her ne kadar resmi tatil kısa olsa da yıllık izin ile birlikte bir haftayı aşkın bir süreyi Bilecik’te geçirmiş olduk.

İstanbul-Bilecik arası karayolu duble yol yapıldığından beri hayli rahat... Bayram seyran zamanlarında otoban trafiği yorucu oluyor, bu bayramda da İstanbul içi arefe günü rahat olsa da İzmit civarında trafik hayli yavaş ilerliyordu. Memlekete giderken yoğun trafik bir nebze çekilir oluyor ama normal şeritte ağır aksak da olsa ilerlemeye çalışırken emniyet şeridinden yol hakkınızı gasp ederek geçenleri (hırsızdan farkları yok) görmek trafikten çok daha fazla sinir bozuyor. Cep telefonu ile araçların ve plakalarının fotoğrafının çekerek yol hırsızlarını biraz olsun caydırmayı başardık. Ceza kesiliyor mu bilmiyorum ancak Emniyet’in “online ihbar” hizmeti var, çekilen ihlal fotoğrafları buraya gönderilebilir.

Bilecik’e girerken memlekete gelmenin mutluluğu yanında öne çıkan bir diğer duygu da araç hızına dikkat etme gerekliliği… Basından okuduğumuz kadarı ile ilimiz cezaları ile ünlü, biz de levhalardaki uyarıları dikkate alarak şehrimize giriş yaptık. Yakın zamanda okuduğum bir diğer habere göre merkezde akıllı şehir konseptine uygun olarak Elektronik Denetleme Sistemi çözümü için çalışılıyormuş. Çok olumlu bir adım, şu sıralar ülkemizde birkaç belediye bu konuda adımlar atıyor, Bilecik’in de bu belediyeler arasında olması güzel haber.

Bu bayram havalar ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Bilecik’te de çok sıcaktı. Yakın zamanda bu kadar sıcak hava hatırlamıyorum. Böyle olunca Bilecik’te zaman geçirmek için en iyi alternatiflerden biri Kent Ormanı oldu. Kent Ormanı güzel manzarası ve esintisi ile çok güzel bir yer. Böyle bir yerin şehre kazandırılması çok olumlu olmuş.

Bilecik deyince ziyaret edilmesi gereken diğer bir yer elbette Şeyh Edebali türbesi… Bayramın ilk günü cuma namazını Orhan Gazi camisinde kıldık. Tatil boyunca birkaç kez türbe ziyareti yapmak nasip oldu, her ziyarette türbe kalabalıktı.

Tatil ve sıcaklar bir araya gelince ziyareti vacip olan bir diğer nokta İstasyon’daki su eğlence parkı idi. Çocuklarla burayı iki kez ziyaret ettik, her iki günde de çok kalabalıktı havuzlar. Belediye bu su parkı ile hem güzel bir hizmet sunuyor hem de iyi gelir elde ediyor. Büyük kızımın isteği ile buz pistini de ziyaret ettik ancak pist kapı duvar... Sadece pist değil pistin yolu bile dökülüyor. Binanın dışı da içi de harabeye dönmek üzere… O kadar para ve emekten sonra bu halde olması çok üzücü. Açık camlardan içeriye bakınca kötü bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Bırakın Bilecik’i büyük şehirlerde bile buz pistine ilgi çok değildir ülkemizde. Belediyenin böyle bir hizmeti düşünmesi olumlu da olsa ilginin ne kadar olacağını hesaplayıp bu emeği başka bir yere harcaması iyi olurdu. Çok yazık olmuş o kadar emeğe ve paraya...

Sayılı gün çabuk geçer, biz de tatilimizi öyle böyle bitirdik. Her ne kadar memleketten ve aileden ayrılmak üzücü de olsa son gün gittiğimiz Kurtköy hamamı ve akşamında valide hanımın mantısı çok keyiflendirdi bizi. Darısı diğer bayrama inşallah.