Kalemle doğmak
Cemil Meriç'in çok sevdiğim bir sözü var; "Bazıları taçla doğar, bazıları kılıçla. Ben kalemle doğmuşum." Hayatımda çok kötü şeyler yaşadığım, ölümü ve endişeyi en hat safhada hissettiğim günler oldu. Sabahı görebilecek miyiz dediğim geceler oldu. Ama tüm bunları yaşarken tek bir şeye sığınak bildim , yazmak. Kalem ve kağıtlar, benim yüreğimdeki ve zihnimdeki kulaç attığım düşünce deryasından beni kurtarıyordu.
Başka öğrendiğim şey ise, hep dik durmak. Ne olursa olsun. Çünkü dibe vurduysan, çıkacağın tek yer yukarısıdır. İşte tutunacak dalım yok, kimsem yok diyenlere denk geldim. Be arkadaşım sen varsın sen! İnsanın tutunacak dalı öncelikle kendisidir, kendi benliğidir. Sen kendine tutunursan dipsiz kuyulardan çıkarsın, dipten yukarı çıkarsın. Seni hiç başkası çıkarmaz oraya.
Sözde 'destek' olur işte. Gece karanlığında tek olsan bile, yanında bir kişi varmış gibi kendine güven ve dik dur. Ben yazılarımla, kelimelerimle dik durmayı seçtim. Sen nasıl istersen öyle ol. Öyle seçim yap. Bir söz daha var; "İnsanlar kötüydü, bende kitaplara sığındım." Çocukken bunu çok yaşadım, kitaplardaki dünyalar bana çok güzel gelirdi, rüyamda, okul sırasında, onlarla o satırları yaşardım sanki. Onlarla üzülür, onlarla sevinirdim. Hâlâ daha öyleyim aslında, bir kitabi kırk sefer de okusam aynı heyecan ve lezzetle okurum. Bence önemli olan, ne kadar insanın hayatına dokunabildiğimiz ve ne kadar insan için fark yaratabildiğimiz. Ama bu iki başlıkta başka insanlara yardım etmek için, işe kendimizden başlayarak devam etmeliyiz bu yolda. Her günün hepimizden alıp götürdüğü şeyler oldu, kattığı şeyler oldu. Ama bana her günün en önemli katkısı, kendi kendime de hayatıma devam edip mutlu olabileceğim oldu. Benden giden şeyler ise, zamanın ve anın kıymetini bilmemem oldu. Her şeyden bahsettim yine , her güne veda ederken güzel bir kapanış olsun isterim. Çünkü her veda bir başlangıçtır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.