Rüşvet mi irtikap mı adını sen koy
Geçtiğimiz hafta Bilecik Belediyesi’nde yaşanan rüşvet skandalı hakkında köşemizde değerlendirmelerde bulunduk ve hafta sonu da Bilecik Sakarya Gazetesi Basın Masası yayınına katılıp yine bu olayı değerlendirdik. Yaşanan bu skandalın önemine binaen bu hafta da bu köşede rüşvet skandalını hukuki açıdan değerlendirmek istedim.
Evet arkadaşlar, Bilecik ismi son iki haftadır ulusal basında rüşvet haberleriyle gündeme geldi. Ben Bilecik’imizin bunu hak ettiğini düşünmüyorum. Üç dönem sonra Bilecik seçmeni, CHP’ye bir fırsat vermişti. Fakat bu fırsatı CHP hiç de iyi kullanamadığı gibi tam aksine rüşvet skandalıyla ilgili tutum ve tavırlarıyla da vatandaşın gözünde değer kaybetti.
Hafta sonu Basın Masası’nda dediğim gibi Bilecik Belediyesi’nde işlenen suçun adı rüşvet suçu değildir. Rüşvet suçu TCK’nin 252. maddesinde düzenlenmiş olup, iki kişinin de yani hem alanın hem de verenin rüşvet konusu para veya menfaatin verilmesi konusunda rızalarının örtüşmesi gerekir.
Ama irtikap suçunda ise, parayı veya menfaati isteyen kişi, veren kişiden para veya menfaati, yetkilerini veya konumunu kullanarak bir nevi zorla almaktadır. Yani sen o parayı vermez isen, senin yapılacak işin ya yapılmayacak ya da geç yapılacaktır. O yüzden parayı veren kişi parayı vermek istemese de mecbur kaldığı için o parayı vermek zorunda kalmaktadır.
Gelelim işin püf noktasına, rüşvet suçunda hem alan hem veren suçlu olduğu halde, irtikap suçunda sadece alan kişi suçludur. Parayı veren kişi suçlu değildir. Çünkü parayı veren kişinin suç işleme kastı yoktur. Ama rüşvet suçunda hem alanın hem de verenin suç işleme kasıtları vardır. Bu yüzden Bilecik Belediyesi’nde tutuklanan danışmanın işlediği suç TCK 250’de düzenlenen irtikap suçudur.
Bir de TCK’nın 251. Maddesi var; bu tür suçların işlenmesine kasten göz yuman, denetimle görevli kamu görevlisi, işlenen suçun müşterek faili olarak sorumlu tutulur. Yani Belediye Başkanı alınan paralar ile ilişkilendirilemez ise dahi suçun işlenmesine göz yumduğu için bile aynı suçu işlemiş olur.
Bilecik’te, berberden dahi bu yolla para alındığı iddia edildiği için demek ki, çok fazla kişiden alınmış bu paralar. Fakat Bilecik halkı, “Acaba bu konuda ben de ifade versem veya şikayetçi olsam, rüşvet suçundan ben de yargılanıp suçlu duruma düşer miyim?” diye düşünceleri olduğunu biliyoruz. Kendisinden bu şekilde para alınan kişiler hiç çekinmeden Emniyete, Savcılığa ve hatta şu an Bilecik Belediyesine bu konuları incelemek için gelen müfettişlere bilgi versinler ki işin boyutları meydana çıksın. Kendisinden bu yolla para alınan kişiler, “Ya boşver, ben şikayette bulunmayayım, başkası bulunsun.” diye düşünüp yetkili makamlara bilgi vermez ve bu konuda çekimser davranırsa, bu skandalın üstünün örtülmesine yardımcı oluyor demektir. Hatta öncelikle iktidar partisine mensup olan kişiler, eğer bu tür dertleri var ise, bu konuda başvuru yaparlarsa vatandaşı da cesaretlendirmiş olurlar.
Olayın bir başka boyutu da şu: Bazı okuyucular, yorumlarında veya sokakta karşılaştığımızda, “Ak Parti belediyelerinde veya önceki dönemlerde bu tür işler olmuyor mu kardeşim?” diyerek, alınan bu rüşvetleri normalleştirme çabasına giriyorlar. Bilecik Ak Parti belediyelerinde şu ana kadar böyle bir skandal yaşanmadı. Ama senin de bildiğin bir şey varsa sen de yaz veya yetkili mercilere başvur. Kim ki halkın verdiği oylarla bir makama gelip o makamın gücünü kötüye kullanarak, haksız şekilde zenginleşiyor veya menfaat temin ediyorsa, biz hepsine karşıyız.
Haftaya aynı gün görüşmek dileğiyle, sağlıcakla kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.