Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

Toprak Mahsulleri Ofisi nereden nereye

Toprak Mahsulleri Ofisi nereden nereye

Yurdumuzun köklü örgütlerinden birisi de Toprak Mahsulleri Ofisi’dir. Şeker yazımızda bahsettiğimiz gibi yaşamsal döngümüz içerisinde bitkisel ve hayvansal ürünleri tüketmek zorundayız. Tarihsel süreçte insanlık ilk önce doğada hazır olan bitkileri toplamış, hayvanları da avlayarak hayatta kalmayı başarmıştır. İlginçtir, dünya üzerinde hala bu dönemi yaşayan kabileler, insan toplulukları bulunmaktadır. İnsanlığın tarım teknolojilerini kullanmaya başlaması, üretim miktarının artması, artık ürünlerin ortaya çıkması ve ticari şekle dönüşmesi sonucunda ürünlerin biriktirilmesi, depolanmasını ve ihtiyaç duyulan dönemde tekrar kullanıma sunulmasını beraberinde getirmiştir. Antik kalıntılarda en çok rastlanan objelerin temel nedeni budur. En küçüğünden en büyüğüne kadar seramik kaplar yanında deniz diplerinde batıklarda bulunan amforalar dahil bu kaplar, tarımsal ürünlerin biriktirilmesi, ürünün yetişmediği yer ve zamanda tekrar kullanılması amacıyla üretilmişlerdir. Benzer şekilde arkeolojik kazı alanlarında tarım ürünlerinin depolandığı tesislere sıklıkla yer almaktadır. Tarım ürünlerinin depolaması ve ticareti buna yönelik örgütsel yapıları da beraberinde getirmiştir.

Tarımsal ürünlerin depolanması, özellikle kıtlık dönemlerinde toplumun ihtiyaçları açısından son derece önemlidir. Tarımsal ürünlerin ve bu kapsamda dayanıklı tahıl gibi ürünlerin depolanması dini metinler de bile yer almaktadır. Kur’an-ı Kerim ve diğer kutsal kitaplarda konu detaylı şekilde yer almaktadır. Vizyoner bir yönetici olan Yusuf Peygamber bolluk dönemlerinde depoladığı tahıl ile uzun süren kıtlık döneminde toplumu sefaletten, açlıktan kurtarmıştır.

Tarımın desteklenmesi kapsamında kurulan Ziraat Bankası Osmanlı İmparatorluğundan devralınan tek tarıma yönelik finansal kurumdu. Savaş sonrası halkın temel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan yöneticiler, Birinci İzmir İktisat Kongresinde tarımı ayrı bir başlıkta ele alınmıştır. Cumhuriyet sonrası tarımın finansmanı ve desteklenmesi Ziraat Bankası üzerinden yürütülmüştür. Bu kapsamda tahıl ve buğday alımları banka tarafından yapılmıştır. 05 Ağustos 1932 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından 14 maddelik Buğday Talimatnamesi çıkartılmıştır. Talimatnamede özetle; taşrada buğday alım esasları, alım merkezleri teşkilatı vb. esaslar belirlenmiştir. Bankanın alım yapması faydalı bir uygulama idi ancak yeterli değildi. Artan üretim, bankacılık yanında farklı bir işlemin yapılmasının getirdiği yükler gibi nedenler yeni, özgün bir örgütsel yapının kurulmasını zorunlu kılmıştır. Dönemin koşullarında yeni bir örgütsel yapının kurulma bir tercih olmanın ötesinde adeta bir zorunluluk idi. 1938 yılı öncesinde devlet yöneticileri yaklaşan dünya savaşının farkında idiler. Dünya savaşının uzun sürecek olması toplumun beslenme zorluklarını da beraberinde getirmekteydi. Bu nedenle hem üreticinin hem de tüketicinin ihtiyaçlarının karşılanması için yeni bir örgütsel yapı kuruldu. 04 Nisan 1938 tarihinde çıkartılan 3640 sayılı kanun ile Ofis’in yasal dayanakları, kuruluş esasları belirlendi. Kanuna göre; iç ve dış piyasalarda alım-satım yapmak, sürüm pazarları arayıp bulmak, buğday fiyatlarının tüketici halkı zorlayacak şekilde yükselmesine meydan vermemek, iç piyasaları düzenlemek için tüketim yerlerinde belirli fiyatlarla buğday satmak, ilgililerle doğrudan doğruya temas ederek buğdayı sınırlı türlere dönüştürme ve ticari amaçlara göre standart tiplere varabilmek için tedbirler almak Toprak Mahsulleri Ofisi’nin kuruluş amaçlarından öne çıkanlardır.

Bu amaçlarla kurulan Ofis üretici ile tüketici arasındaki hak ve çıkarları koruyarak hem çiftçiyi desteklemiş hem de tüketicinin korunmasını sağlamıştır. Böylesi örgütsel yapıların olmaması durumunda çiftçi yabancı ve yerli tröstler, tüccarların insafına kalmaktadır. İncir ve üzüm ticareti ve Tariş’in kuruluşu bu kapsamda iyi bir örnektir. Üreticisini desteklemeyen, üreticisini güçlü yabancı rakipleri karşısında korumayanlar bir süre sonra onların insafına kalırlar.

Gücün hâkim olduğu yaşam koşullarında aşırı korumacılık da üreticinin bir süre sonra rekabet kapasitesinin azalmasına neden olur. Bu nedenle devlet düzenleyici, gerektiğinde müdahale edici yetkilerini kullanmak için örgütsel yapılar kurar. Kurulan örgütsel yapılar dönemin koşullarının birer gereğidir. İşte Toprak Mahsulleri Ofisi toplumun en temel gündelik ihtiyaçlarının hammaddesi olan tahılın üreticisi olan çiftçi ve tüketicilerin korunması, rekabet şartlarının dengelenmesi amacıyla kurulmuştur.

Bir örgütsel yapı ancak şartların değiştiği, daha iyi bir örgütsel yapı kurulduğu zaman işlevsizleşir veya faaliyetlerini sonlandırır. Vizyon sahibi yöneticiler anı değil, yakın geleceği değil kimsenin göremediği uzak geleceği görüp onu şekillendirdiklerinde gerçek yönetici, hatta lider olurlar. Toplumun temel ihtiyaçlarının üretimini başka ülkelerin üreticilerine bırakan ülkeler bir süre onların şartlarına boyun eğerler, sonunda da zor günlerin acısını tadarlar. Dünyanın en verimli topraklarına sahip olan Afrika ülkelerinde milyonların açlıktan ölmesi de bunun acı bir örneğidir. Tam tersi vizyon sahibi iş insanı ve yöneticisi olan ülkeler ise sektörü ellerinde tutarlar. Tek bir kakao ağacının yetişmediği İsviçre’nin çikolatada dünya lideri olması yoksa nasıl açıklanabilir.

Kısaca kuruluşundan bahsettiğimiz Toprak Mahsulleri Ofisi yabancı ve yerli tüccarların boyunduruğunda sıkışan çiftçimize devlet gibi en güçlü yapının desteğini sağlamış, tüketiciyi olumsuz koşullardan korumuştur. Savaş, kıtlık, kuraklık gibi sıklıkla yaşanan dönemlerde milletin mağdur olmasını önlemiştir. Bu işletmenin, kurumun, örgütsel yapının verimsizleşmesi koşullardaki değişmelerden değil tamamen kötü yönetilmesinden kaynaklanır. Eğer koşullar örgütsel yapının varlık nedenlerini ortadan kaldırıyorsa o kapanıp yenisinin kurulması gerekir. Bu nedenle insanlık var olduğu ve tahıl üretilip tüketildiği sürece Toprak Mahsulleri Ofisine ihtiyacımız olacaktır. Onu kurup milletini zorluklardan koruyan vizyoner yöneticileri, liderleri saygı ve minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.

Bu yazı toplam 3223 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum
Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR Arşivi
SON YAZILAR