GÖSTERİ, GÖSTERİŞ…
Gösteri (nümayiş, şov -show), bir isteğin ya da bir konudaki karşı görüşün, kamuoyunun dikkatini çekecek bir biçimde, açık havada ve topluca açığa vurulması eylemi… Gösteri, bir kimsenin ya da bir topluluğun kendi duygusunu gösteren sözü ya da davranışı… Gösteriş (riya), insanın yaptığı işleri başkalarının beğenisini kazanmak veya çıkar sağlamak için yapması… Gösteriş, insanların sahip oldukları şeyleri veya yetenekleri abartılı bir şekilde sergilemeleri ve dikkat çekmeye çalışmaları… Gösteriş, toplumun bir parçası olarak insanların birbirleriyle etkileşimde bulunduğu bir ortamda sıkça görülen bir davranıştır Gösteriş, içtenliği/samimiyeti bozan ve engelleyen durum… Gösteriş, egonun öze ve söze egemen olması, gerçeğin saptırılması, göz ardı edilmesi… Gösteri, beceriye; gösteriş, kaygıya dayalı…
Kim, neden gösteriş yapar? Başkalarının takdirini kazanmak ve onay almak için… Toplum içinde daha yüksek bir statü elde etmek veya saygınlığını artırmak için… Kendimize güvenmediğimiz durumlarda eksikliklerimizi maskelemek için… Rekabet etmek isteğiyle egomuzu öne çıkarmak için… Gösterişi besleyen; sosyal medyadır, grup baskılarıdır, burnu havada olmaktır, hataları ve yanlışları başkalarına havale etmektir… Sosyal medya platformları, insanların gösteriş yapma ve başkalarıyla karşılaştırma eğilimlerini sürekli artırmakta… Abartılı ve lükse dayalı sosyal hayat kesitlerinin görüntüleri ve filtrelenmiş içerikleri, tüketim ve israf algılarını kalıcı hâle getirmekte… Özgüven eksikliğinden kaynaklanan basmakalıp kopya kişiler, grubun normlarına uyabilmek ve grup içinde kabul görebilmek için yapar görünmeyi tercih etmekteler… Gösteriş ile, insanlar arasında derin ve anlamlı ilişkiler, yerini yüzeysel ilişkilere terk eder… Gösteriş yapan kişilerin tek kazanımı, başkalarından gelen olumlu geri bildirimlerle kısa süreli bir duygusal iyi olma sağlayabilmeleri… Aslında, sürekli gösteriş yapma ihtiyacı, bireyin içsel olarak hiçbir şekilde tatmin olamadığının göstergesidir… Gösteriş, insanların sosyal ilişkilerdeki dinamiklerini etkileyen karmaşık bir davranış biçimi… Onay alma, statü kazanma ve kendine güvenme gibi nedenlerle yapılan gösterişin, yüzeysel ilişkilere ve içsel tatminsizliğe yol açabileceği unutulmamalı… Gerçek değerlerin öne çıktığı ve samimiyetin önemli olduğu bir toplumda, gösterişin fasit daire (kısır döngü, dönüp dolaşıp aynı noktaya gelme) sarmalı hâline geleceği su götürmez gerçek… Gösteriş, bir kişinin veya bir şeyin daha iyi veya daha değerli görünmek için tasarladığı çaba, süsleme ve dikkat çekme eylemleri… Gösterişin gerçek nedeni, genellikle insanların başkaları üzerinde olumlu bir izlenim bırakma veya prestij/itibar/saygınlık kazanma amacıdır… Gösteriş, her yerde aynı formatta değil; kültürel ve bireysel farklılıklar gösterebilir, bazen olumlu bir etki yapar, bazen olumsuz sonuçlar doğurur…
Gösterinin gösterişe dönüşmemesi de son derece mühim… Gösterişin, gösteriş olduğunu anlamak için, yapılan lükse, abartıya, koltuk sevdasına, dikkat çekme çabasına, imaj oluşturma gayretine bakmak yeterli… Gösteriş, lüks ve abartılı nesneler veya davranışlarla ortaya çıkar… Gösteriş; pahalı kıyafetlerle, mücevherlerle, araçlarla yapılır… Gösteriş, tercih edilen doğru olmayan hayat tarzıyla illet hâline gelir… Gösteriş yapılarak, başkalarının onayını kazanmaya veya toplum içinde daha yüksek bir statü elde etmeye çalışılır… Bu yüzden, toplumun dikkati çekilmeye çalışılır… Gösterişin kurumsal olarak yapılması ise çok daha vahim… Maksat, imaj oluşturmaktır; prestijli, başarılı veya güçlü bir izlenim oluşturma çabasıdır… Gösteriş, tüketim kültürünü yaygınlaştırır; insanları sürekli olarak daha fazla mal veya hizmet satın almaya yönlendirir… Gösteriş, toplumsal baskının sonucu oluyorsa; olağanlaşır… Sonu hüsrandır… Gösteriş yapma baskısı, insanları maddî olarak da zorlar ve bazı bireyleri psikolojik strese sokar… Gösteriş, kişisel değerleri ve öncelikleri nefis (ego) merkezli olarak şekillendirir… Gösteriş illetine tutulan, maddî çıkarlara odaklanır, manevi değerleri ihmal eder… Sonuç olarak, gösteriş farklı toplumlarda ve bireyler arasında farklı şekillerde görülebilir. Bazı durumlarda olumlu sonuçlar doğurabilirken, aşırıya kaçıldığında veya yersiz kullanıldığında olumsuz etkilere neden olabilir. Gösteriş yapan budaladır… Gösteriş budalası, kendini bir şey zanneden ve başkalarına sürekli nispet yaparak yaşayan insan, ‘görmemiş’ insan… Böylesi bir insan, işi gücü ve tüm zevki/hazzı hava atmaktan ibarettir… Gösteriş budalası, enteldir (çakma entelektüel), entelektüel değil… Gösteriş budalası, toplumda ne popülerse ve ne modaysa onu bilir ve izler sadece… Gösteriş budalası, kitap okumayacak kadar ahmaktır, otururken kitabı yanı başına, görünecek bir yere koymaktan haz duyar, kitabı okumaktan haz almaz… Gösteriş budalası, gösteriş tüketiminin başrol oyuncusudur… Gösteriş tüketimi, insanlar mal ve hizmetleri tüketerek temel fizyolojik (yemek, içmek, barınma vs.) ve güvenlik ihtiyaçlarını (can ve mal güvenliği) karşılamak amaçlı değil… Gösteriş tüketimi, başkalarını etkileme ve gösteriş amacıyla yapılan tüketim… Gösterişe yönelik mal ve hizmetlere olan talep, fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarından da öne geçer, gösteriş budalası için… Gösteriş tüketimiyle avunmak, psikolojik tatmin sağlamak maksadıyla yapılan mal ve hizmet alımı harcamaları… Gösteriş budalası olan zengin, ünlü bir markanın ürününü alıp mağazadan çıkar… Mazbut, orta gelirli ir ihtiyaç sahibi, çakma bir ürün ile yetinmesini bilir… Gösteriş meraklısı olan, marka/arma bağımlısıdır… Her ne ise yapılan, gösteriş için mi, yoksa gerek duyulduğu için mi, sahte mi, içten mi? Bütün mesele bu… “Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.” (Maûn suresi, 4,7)… Gösteriş, öylesine bir illet ki, gösteriş ile sadece şatafatlı giyinilmez, şatafatlı sözler de tüketilir… Meselâ, oruç, yemek yememekten ibaret değil; sözcükleri de sarf etmeyip susmasını bilmek demek… ‘Susma, sustukça sıra sana gelir.’ söyleminin de suyunu çıkarmamak gerek… Gösteriş, gösteriyi zehirleyen görünüm, görünme eylemi… Gösteriş, için dışı, dışın içi bitirmesi… “Güneş gibi ol şefkatte, merhamette. Gece gibi ol ayıpları örtmekte. Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte. Ölü gibi ol öfkede, asabiyette. Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette. Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” (Mevlana Celaleddin-i Rumi)… Gösteriş, yapanı zelil eder; yerine göre görünmesini ve görünmemesi gerektiğini bilmek lâzım… Gösteriş yapanın hâli, kibarlık yapan kaba insanın hâli gibidir… Kibar bir kimseymiş gibi görünmeye, davranmaya çalışırken gülünç duruma düşenlerin durumu gibidir… ‘Kibarlık Budalası’nı okumamak, büyük bir eksikliktir, gösteriş yapan biri için… Kibarlık Budalası, (Fransızca Le Bourgeois Gentilhomme) Molière (asil adıyla Jean-Baptiste Poquelin 1622–1673) tarafından yazılmış, seyirlik bir oyun…
İçtenliğin yitirilmemesi önemli... Sahteliktir, sahtekârlıktır gösteriş… “İlmini, dindarlığını gösteriş olsun diye yapan kimse; harmanı biriktirip ateşe veren gibidir.” (Sadi-i Şirazî)… Gösteri, gösterilmesi gerektiğinde anlamlı… Gösteri zamanı olmaz; iş zamanı olur… İşin yapılmasıdır, esas olan… Görsünler diye yapılandır, gösteriyi gösterişe dönüştüren… Yeter ki, doğru yapalım; görmeseler de olur, görseler de olur o zaman… Selam, sevgi ve saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.