HESAP KİTAP MESELESİ…
Hesap, kitap… Hesap, oranlama, tahmin, matematiksel işlem, aritmetik… Hesap, bankadaki işlemlerin yapılabilmesi için kişi, kurum ve kuruluşlar adına düzenlenen çizelge… Hesap, ödenecek ücretin dökümünü ve tutarını gösteren kâğıt, hesap pusulası, adisyon… Hesap; tutum, durum, anlayış; bir girişimin, bir işin başarıya ulaşması için alınan önlemlerin bütünü… Hesap, alacaklı veya borçlu olma durumu… Kitap, herhangi bir konuda yazılmış eser… Kitap, ciltli ve ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü... Kutsal kitap… Hesap kitap yapmak (etmek), ayrıntılarıyla hesap edip düşünmek… Hesap kitap vermek, herhangi bir davranışın ya da sözün sebebini açıklamak… Hesap vermek, sorumlu olup yapılan işlerin açıklanması… Hesap kitap edip gereğini yapmalı insan… Hesabını kitabını bilmeli, insan olmayı ve hep insan kalmayı isteyen insan… Bu, hesap kitap meselesi… Bir yıl, aslında bir saniye gibi… Günleri, haftaları, yılları torbaya koymak, bu olsa gerek… Çok laf çok su götürür… Gereğinden çok fazla söz, çok su götürür, çok çeşitli yorumlara kapı açar… Çok söz, yapılan güzel bir esprinin bile suyunu çıkarır; çok söz edildiği veya üzerinde yerli yersiz durulduğu için değerini yitirir, önemsizleştirir… Hesap günü, her gün aslında… Dün bitti, yaşadığımız bugün… Bu yüzden hesap kitap iyi yapılmalı, olmadan yarın…
Hesabını veremeyeceğimiz, harcadığımız parayla ilgili açıklama yapamayacağımız ve sorumluluğunu üstlenemeyeceğimiz bir işi yapmayalım… Hesap vermeliyiz ki hesap sorabilelim… Birinin yaptığı bir eylem veya söylediği sözü nedeniyle açıklama isteyebilelim, sorumlu olandan hesap sorabilelim… Bir işe kalkışmadan önce iyi hesap edelim… Yapmaya karar verdiğimiz işin sonuçlarını veya maliyetini önceden hesaplayalım… Yoksa hesaplar karışır… Hesabımızı karıştırmamak için sorunlu bir durumun içine girmeyelim ki, malî açıdan zor durumda kalmayalım… Bu bizi hesap verebilir kılar… Kim olursa olsun hesabımızı kitabımızı doğru ve yerinde yapalım, hesapları düşelim (malî durumu veya hesapları yeniden gözden geçirelim)… Hesap sormadan hesap kesmeyelim, açıklama yapmadan birini suçlamayalım, hiç kimseye haksızlık etmeyelim… Her daim hesaplı kitaplı olalım, akıllıca alım, planlı olalım ve iyi hesaplar yapalım… Hesapta olmayan, beklenmeyen ve planlanmayan bir duruma karşı hazırlıklı olalım… Her ihtimali dikkate alarak, hesap yapalım, planlayalım, gelecekteki olası durumları düşünelim… En önemlisi öncelikle biz hesap verelim, bir iş veya eylem nedeniyle sorumluluk almaktan kaçınmayalım ve her ahvâlde açıklamada bulunalım… Hesabımızı kitabımızı bilelim, tutumlu olalım… Hesaba kitaba gelmeyecek işlerle meşgul olmayalım, sınırlarımızı ve duracağımız yeri bilelim… Hesabımızı akıllıca yapalım, bir işin kazancıyla giderini karşılaştırıp bir sonuca varalım, iyi düşünelim, iyi tasarlayalım… Hesabımızı kitabımızı yapalım, ayrıntılarıyla hesap edip düşünelim… Hesapların dürüleceğine dair Hak hükmüne kulak verelim: “Güneş dürülüp toplandığında.”(Tekvir, 81/1)… “Gök yarıldığı zaman.” (İnfitar, 82/1)… “Çarpacak olan felaket.” (Karia, 101/1.)…
Hesaba çekilmeden, kendimizi hesaba çekmek en doğrusu… Ancak, “İnsan vardır zamanı kendi hesabına yontar, insan da vardır bir ömür boyu zaman onu yontar.” (Michel de Montaigne)… Hesabı olanlar sanmasın ki, defterler kapanır; bir gün bütün hesaplar dürülür, bedeller ödenir… “O gün (hesap için) huzura alınırsınız. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.” (Hâkka Sûresi, 18. Ayet)… Günlerimiz sayılı, hesaplarımız sayısız, ömrümüz kısa… “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisâ Suresi, 86. Ayet)… “Evdeki hesabımız bile çarşıya uymuyorken, ahret hesabımızın vay hâline.” (Necip Fazıl Kısakürek)… Kırılmış bir kalbin hesabını vermek en zor olanı… Vicdanımızla yapacağımız hesaplaşmadan kurtulmak gayrimümkün… “Hayatta daima gerçekleri savun! Takdir eden olmasa bile, vicdanına hesap vermekten kurtulursun.” (Che Guevara)… Zalim ve katillerle hesaplaşma günü, mahşer günü… Hesaplaşmanın mahşere kalmışı, o kadar çok ki… Kırılan bütün kalplerin hesabını kim, nasıl verebilecek? “Bu dünya, yaptıklarımızın yankılanıp yine bize döneceği bir dağdır.” (Hz. Mevlana)… Herkesin dünya malı için çalışması, kolay; fakat hesabından kurtulması çok zor… Doğru söyleyenin seveni pek olmaz; hesap yapanların dostları yoktur… Hesap yapanların dostları, hesap verebilenlerdir… İnsan, öylesine tuhaf ki, sadece dertlerini sayar durur; hiç mutluluklarını hesaba katmaz… Ne de olsa, hatalarımızın hesabını tutmak, başarılarımızla övünmekten daha kârlı… Sevdiklerimizin, kalıcı dostluklarımızın hesabını kitabını evrensel ve kadim medeniyet değerlerimiz üzerine kuralım… Hesap kitap bitmez dense de, doğumundan ölünceye kadardır hesap kitap… Menfaatlerin hatasız hesaplanması söz konusu olduğunda, matematikte zayıf olunsa bile, bu hesap kitap işi, sıfır hata ile yapılmakta nedense… Nasıl hesap vereceğimizi düşünebilseydik, hesabımızı kitabımızı iyi yapardık… Mağdurun, mazlumun kolunu kanadını kırıp, sonra da ‘Neden uçamıyorsun?” diye hesap sormak, hesabını bilmemektir… İnsanları yaptıkları hatalarla ve yanlışlarla yargılamak, onları hesaba çekmek, ne kadar doğru? Öncelik, kendi hatalarımızla ve yanlışlarımızla yüzleşmek… Sonrası, hesap kitap meselesi… Yeter ki af dileyim, affedelim… “Kim kimden hesap sorar? Mazlum zalimden, haklı haksızdan, sömürülen sömürenden, gelen gidenden mi? Yoksa hesap sormak, sadece güçlü duruma geçmiş olanın, güçsüzü, neyin adına olursa olsun, hesaba çekmesi mi demek?” (Cahit Zarifoğlu)… Diyelim ki, bir gün, yürürken yolda bir cüzdan bulduk… İçinde çok miktarda altın ve değerli taşlar bulunan bir cüzdan… İlk başta çok heyecanlanırız, sonra vicdan ile cüzdan arasında gelip gideriz… Cüzdan galip gelirse, bir süreliğine mutlu oluruz, nefsimize teslim oluruz… Vicdan muzaffer olursa, cüzdanın sahibini arayıp buluruz ve emaneti sahibine teslim ederiz… Hesap kitap meselesi, böylesine çetin bir mesele… Sonunda ya teslim olmak var, ya da emaneti teslim etmek… Tercihlerimizin doğru olmasıdır, bütün mesele… Unutmayalım, “Sap döner, keser döner, gün gelir hesap döner.” (Atasözü), her şey zaman içinde planlandığı gibi gerçekleşmeyebilir… Hesabımızı başkalarının kesmesine fırsat vermemek için, kendi hesabımızı iyi yapalım, yaptığımız bir şeyin hesabını önce kendimize verelim… Temkinli olalım, akıllı hareket edelim, kararlarımızı akıl ve kalp terazisinde verelim…
Hesap kitap meselesi, sorgulamak ve sorgulanmak vetirelerinin/süreçlerinin birlikte yaşanması meselesi… Sorgulamak; düşünmek ve anlamaya çalışmak olmalı… Zaaflarımızın farkına varabilmek, kendimizle hesaplaşabilmemize bağlı… Yoksa birileri canımızı acıttığında zaman, zaten zayıf taraflarımızı fark ederiz… Sorgulanmak; düşüncelerin ve eylemlerin eleştiriye veya incelemeye tâbi tutulması olmalı… Bu vetireler/süreçler yaşandığında; öğrenmede, gelişmede ve izanda ve idrakte derinleşme olur, tekâmül olur… Böylece hesap kitap doğru yapılabilir… Selam, sevgi ve saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.