Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR

SADECE BİR BOĞA MI?

SADECE BİR BOĞA MI?

Değerli okuyucularım sizlere yine farklı konu hakkında bilgi sunacağım. Bu hafta sembollerin anlamı ve önemini bir örnek üzerinden anlatacağım. Semboller, tarih boyunca iletişimin temel unsurlarından biri hatta en önemlisi olmuştur. Sembol kısaca, “bir fikir, düşünce, his vb.ni akla getiren, onu düşündüren işaret, resim, ses, harf, kısaltıma vb. remiz, amblem, simge” demektir. Bugün kullandığımız harfler, kelimeler de gerçekte birer semboldür. Medeniyet tarihinin ilk anlarından günümüze insanlık düşünce, duygu ve inançlarını semboller ile ifade etmiştir. Günümüzde sanat eseri olarak algılansa da semboller aslında bilinenin çok ötesinde anlamlar taşımaktadır.

8412033.png

Semboller ilk olarak resimler, işaretler şeklinde ortaya çıkmıştır. Günümüz alfabelerinin temelleri de bunlara dayanmaktadır. Tarihsel süreçte yazı öncesi sıklıkla kullanılan semboller dönemin koşullarının yarattığı birer olgudur. Semboller ilk çağlardan itibaren doğru okuyabilenler için büyük anlamlar taşımaktadır. Semboller karşı tarafa belirli mesajı iletmenin en kısa ve basit yöntemidir diyebiliriz. Bu nedenle sembollerin doğru bir şekilde okunup değerlendirilmeleri gereklidir.

Hemen hemen her medeniyet kendi sembollerini yaratmış ve bunları kalıcı şekle dönüştürerek gelecek nesillere aktarmıştır. Belirli bir kültürün yarattığı, sadece o kültüre ait semboller olabileceği gibi insanlık tarihinin yarattığı ortak semboller de vardır. İşte bu sembollere farklı zaman dilimlerinde farklı coğrafyalarda farklı şekillerde rastlamaktayız. Şimdi sizlere söz konusu sembollerin az bilinen bir tanesinden bahsetmek istiyorum.

841202.png

Tarihin bilinen en eski sembollerinden birisi “boğa” sembolüdür. Biyolojik olarak büyükbaş hayvanın erkeğini ifade eden boğa, insanlığın medeniyet tarihinde çok daha kapsamlı bir anlam taşımaktadır. 2 milyon yıl önce başlayıp 12.000 yıl önce tamamlanan erken taş devri olan “Paleolitik Dönem” mağara resimlerinde en çok görülen resimlerden birisi boğadır. Bunun en güzel örneklerinden birisi Fransa'daki Montignac köyü yakınlarında, 1940 yılında keşfedilen 17.000-15.000 yıl öncesine tarihlenen mağaranın duvarlarında yer almaktadır. Mağara duvarlarında bulunan boğa figürleri çok güzel bir şekilde çizilmiştir.

Benzer şekilde yakın dönemde keşfedilip kazıları hızla ilerleyen Göbeklitepe’de bulunan sütunların birinde yer alan kabarmada da boğa figürü en üstte yer almaktadır. Göbeklitepe öncesi ve sonrası birçok eser barındıran Şanlıurfa Arkeoloji müzesinde yer alan bir kabartmada da iki boğa resmedilmiştir.

Hem mağara resimleri hem de Göbeklitepe bulgularında yer alan boğa resimleri acaba dönemin insanlarının etraflarında gördükleri hayvanları resmetmelerinin bir sonucu mudur? Bu boğa resimlerinin büyüklük ve konumlarının bir anlamı var mıdır? Boğa olgusu neden ilk insanların yaşamında böyle önemli bir yere sahipti? Tüm bu eserler doğanın bir taklidi, bir tesadüfün ifadesi midir yoksa bilinenin ötesinde bir anlama mı sahiptir? Bu bulgular bir döneme ait bir eser midir yoksa bir olgunun başlangıcına ait ilk bulgular mıdır? Soruları çoğaltmak mümkün. Tabi ki cevapların birçoğunu gelecek yazılarımızda doğru akıl sahiplerinin anlayabileceği şekilde vermeye çalışacağız. Gelecek yazımızda görüşmek üzere.

841201.jpg

84120.png

Bu yazı toplam 1722 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum
Doç. Dr. Muzaffer AYDEMİR Arşivi
SON YAZILAR