Tabiatta her bir şeyin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri var…
Tabiatta her bir şeyin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri var… Bu özelliklerin bozulması hayat kalitesinin düşmesine neden… Bilinçli olunmadığında, her bir şeyin ve bireyin fiziği-kimyası-imlâsı bozulur… Hayatın ve sözün imlâsı bozulur… FKB (Fizik-Kimya-Biyoloji), gördüğümüz her bir şeyin bilimsel açıklaması… Görüntünün bozulmasıdır, kirlenme Çevre ve sosyal hayat kirlenir… Fiziksel, kimyasal ve biyolojik kirlenme olur… Dil becerilerinin bozulması; iletişimin felce uğramasıdır, anlaşmanın ve uzlaşmanın bozulmasıdır… Üslubun, tarzın, nezâketin bozulmasıdır, imlâ bozukluğu…
Fiziksel kirlenme; çevreyi meydana getiren toprağın, suyun ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının veya bir kısmının bozulması… Fabrika atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması, doğal erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşınması açık kahverenginden, kırmızı siyaha kadar değişen renk almasına neden durum… Kimyasal kirlenme; doğal çevreyi oluşturan toprağın, suyun ve havanın kimyasal özelliklerinin canlıların hayatî faaliyetlerini ve aktivitelerini olumsuz yönde etkilemesi… Fabrika katı ve sıvı atıklarının verimli tarım arazilerine veya akarsu ve nehirlere boşaltılmasıyla tarım topraklarının, akarsu ve göllerinin zararlı ağır metallerle kirlenmesi… Biyolojik kirlenme; doğal ortamı oluşturan toprağın, havanın ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi, mikrobiyolojik yapının bozulması… Aynı ortamların mikroorganizmalarla kirlenmesi… Tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılmasıyla kanalizasyon sularında bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmaların toprağa, suya ve atmosfere geçmesi…
Biyolojik bozulmak, sağlıklı olmamak… Fiziği bozulmak, bir şeyin yapısının, özelliğinin, işleyişinin bozulması, bozuk olması; birinin canının sıkılması… Fiziği bozulmak, fiziksel olarak zayıflamak, güçsüzleşmek… Kimyası bozulmak da, birinin canının sıkılması; bir şeyin yapısının veya özelliğinin değişmesi… Kimyası bozulmak, bir kişiyle aramızın açılması, uyumun bozulması; bir şeyin beklentileri karşılamaması, hayâl kırıklığı oluşturması… İmlâsı bozulmak, bir şeyin yapısının veya özelliğinin değişmesi… İmlâsı bozulmak, bir şeyin beklentileri karşılamaması, hayal kırıklığına neden olması… İmlâ, yazının üslubunu ve yapısını koruyan güvenlik… İmlâ, dilin söz varlığını o dilde yürürlükte olan ses, şekil, köken vb. kurallara uygun olarak yazıya geçirilmesi… İmlâ; dildeki sözleri kurallarına uygun olarak yazma işi… İmlâsı bozuk bir metni okumak zordur… Eserde imlâ bozuk ise eğer, değerli olan her bir söz ve yazı değersiz hâle dönüşür… İmla kurallarına uymamak, dilin güzelliğini yok eder… İmlâsı bozuk bir yazı, düşüncenin parazit yapmış hâlinin kaydı… İmlâsı bozuk birinin, düşüncesinin düzgün olabileceği ihtimali çok zayıftır… Kelam ustası, imlâ kurallarını bilen, dilin inceliklerini de anlayabilen kimsedir… Virgül deyip geçmeyin… Virgülün varlığı ya da yokluğu ifadenin taşıdığı mânâyı altüst edebilir…
Bozukluğun tek kalemde özet ifadesi, fiziği-kimyası-imlâsı bozulmak… Fiziği-kimyası-imlâsı bozulan birinin sosyal hayatı, ruhsal durumu ve edebi de bozulur… “Edep, aklın tercümanıdır. İnsan edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir.” (Şems-i Tebrizî)… Bozulma, diğer bozulmaları tetikler… ‘Mayası bozuk’ tâbiri, böyle bir şey… “Bozuk olunca maya, ne ar tanır ne de hayâ.” (Hz. Mevlana)… Mayası bozuk sözü ile ilgili bilindik yaygın sözler… Mayası bozuk, kötü yaradılışlı, karaktersiz, hain anlamında… Mayası bozuktan ekmek olmaz; karakteri bozuk olandan iyi insan olmaz; kanı bozuk olan insandan adam olmaz… Fiziği-kimyası-imlâsı bozuk olana, mayası bozuk olana, edebi elden gidene, susmak en güzel cevap belki de… “Hava kirliliğinden değil, hayâ kirliliğinden nefes alamıyoruz.” (Necip Fazıl Kısakürek)… Mevlana’ya sormuşlar, “O kadar yazarsın, o kadar okursun, ne bilirsin?” Mevlana’nın cevabı: ” “Haddimi bilirim.”… Bunu tamamlayan ifade ise Yunus Emre’nin deyişinde gizli… “İlim ilim bilmektir. İlim kendini bilmektir. Sen kendini bilmezsen, ya nice okumaktır?”… Öylesine bir toplumda yaşıyoruz ki, edepsizin edepsizliğine sabır ve tahammül etmek zorunda kalıyoruz… Bu, fiziği-kimyası-imlâsı bozulanlarla baş edememenin şekvası… Yüzyıllardır, ayar üstüne ayar verilen bir toplumda, emperyalist odakların toplum mühendislerine ve içimizdeki işbirlikçilerine, dilli düdüklere (çokbilmişlere) artık dur demenin sesi bu…
Yaşlandıkça değil aslında, yaşadıkça fiziğimizin-kimyamızın-imlâmızın ne kadar sağlıklı kalabildiği anlaşılır… Hayat doğru-yanlış cevapları olmayan ucu açık bir sınav gibi… Bu imtihan nasıl yaşadığımız, nasıl öldüğümüz ile alâkalı… Her gün ölerek yaşamak ve bir gün gerçekten ölmek… İleriye bakıp yaşadıklarımızı geriye bakarak ne kadar anlayabiliriz acaba? Maalesef hayatımız mutlular için kısa, mutsuzlar için uzun… Hayatımızda öyle seçimler yapalım ki kazandıklarımıza değsin… “Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen; merdum-i dide-i ekvan olan âlemsin sen. (Kendine dikkatlice bir bak; sen âlemin özüsün. Sen varlıkların gözbebeği olan insansın.)” (Şeyh Galib)… Necip Fazıl Kısakürek’in ifadesiyle: “İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu; geldi ölümlü yalan gitti ölümsüz gerçek; siz hayat süren leşler sizi kim diriltecek?”… İşin içinden ‘fiziğim-kimyam-imlâm bozuldu, ne yapayım?’ deyip sıyrılıvermek kolay… “Hayatınız kötü bir yola girmişse unutmayın; direksiyondaki sizsiniz.” (Marlynn Longston)…Sağlıklı olabilmenin formülü Hak buyruğunda gizli… “O’dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak’tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır).” (Mü’min Suresi, 67. Ayet)… Sağlıklı olmak… Bedenimizin sağlıklı olması mâlûm… Vücudumuzdan sorumlu olmamızın gereklerini ne ölçüde yapabildiğimizi, vücudumuzun işlevlerini yerine getirebilmesinde görebiliriz… Bedensel engel ve kusurlar ‘sağlıksız olmak’ değil… Bedensel engeli ve kusuru olmayan o kadar çok sağlıksız, fiziği-kimyası-imlâsı bozuk insan var ki…
İnsanın sağlıklı olmasında en önde gelen etken, kuşkusuz akıl sağlığımız… Fiziğimizin-kimyamızın-imlâmızın bozulmaması buna bağlı. Kim bilir belki de, fabrika ayarlarımıza dönmek en kestirme çözüm… Kadim medeniyet değerlerimizin törpülendiği hengâmede fiziği-kimyası-imlâsı bozulmayanları kutlamak lâzım… Bahanelere geçit yok, sağlam ve sağlıklı kalabilmek için elbette zahmet etmek lâzım… Neme lâzım diyenlerin de bir gün ihtiyaç duyacakları tek şey, silkelenip öz benliklerine dönerek akıllarını ve gönüllerini harekete geçirmek olsa gerek… Sözümüz, asalak hayat yaşayanlara, birilerinden geçinenlere, hazırdakini tüketenlere, yan gelip yatanlara, çalışmayanlara, laklak yapanlara, dilli düdüklere, ondan bundan geçinenlere, aklını kiraya verenlere, fiziği-kimyası-imlâsı bozuk olanlara… Selam, sevgi ve saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.